Var da imtihan yok da

Abone Ol

Dervişin biri talebeleriyle dergâhına giderken yol kenarında birkaç yavru köpeğin birbirleriyle oynadıklarını görür. Bu hal talebelerden birinin çok ilgilisini çeker. Bir zaman dikkatle izledikten sonra yanında yürüyen bir diğer arkadaşına döner ve der ki;

– “Şu küçücük hayvanlara bak! Nasıl da anlaşıyorlar, dalaşmadan didişmeden… Keşke insanlar da bunca kavgaya, bunca hasede tutuşmasa da şunlardan ibret alsa”

Tam sözünün devamını getirecektir ki uzaktan onun söylediklerini işiten derviş girer araya;

– “Ey molla” der “sen bakma onların öyle kardeş gibi durduklarına. Aralarına bir kemik atıver de o zaman gör kardeşliği…”

Ortada paylaşacak bir şeyler yokken dost olmak, kardeş olmak kolay iş. Zira ne diğerinden alacak ne de diğerine verecek bir şey var. Yok olanı paylaşmak kolay yani. Hatta yokken herkes cömert. Ama ah ki bir çoğalınca elde olan işte o zaman başlıyor kavga ve kimse elinde olanı bir başkasına vermek istemiyor. Aslında şöyle demek daha doğru; ganimeti paylaşmak istemiyor kimse. Belki de insan olmanın hamurunda bu var. Ve elbette bunun dışında tutulacak ve hayranlıkla bakılacak olanlar da var çok şükür. Ama bu meselde kaht-ı rical var. Yani az böyleleri, çok az, azdan da az…

“Adam dediğin dar günde belli olur” diye bir söz hatırlıyorum. Hatta hatırlamaktan fazlası bu; zihnimin bir kenarına mıhlıyorum bu cümleyi. Zira önemli ve çok önemli. Ama şimdi bir şey daha ekliyorum bu cümleye ya da eklenmesi gerektiğine kanaat getiriyorum. Adam dar günde değil var günde de belli olur. Zira işte o dervişin söylediği “kemik” araya girince ne olacak ve ne yapacak diye merak ettiklerim çok fazla benim. Zira bazıları yokken değil de varken belli ediyorlar kendilerini.

Buna kendimi de dahil ediyorum elbette. Ve bunun “insanım, noksanım” deyip de sıyrılabilecek kadar kolay bir mevzu olduğunu düşünmüyorum ben. Hatta pek çok meselenin de buradan çıktığına inanıyorum. Zira elde kazanılmış bir şey yokken kan kardeş olduklarını lakin kazandıklarından sonra kanın da bozulduğunu gördüklerimiz az değil. Hülasa bu “ortaya atılan kemik” her zaman mal mülk olmuyor. Bazen makam oluyor, bazen şöhret oluyor, bazen koltuk oluyor ama hepsinden bir kavga çıkıyor. “Kim ki onlar?” diye sormaya gerek yok zira görmek için bakmak bile yetiyor.

Yok da imtihan var da…

Ezcümle dünya imtihan dünyası kâri. İnsan yokla da imtihan olur var olanla da… Kimini yokken tanırsın kimini de varken. Ve farkı yoktur her ikisinin de bir diğerinden…