Utanacak yüz

Abone Ol

Erdoğan büyük bir halk desteğiyle cumhurbaşkanı seçilince boşalan AK Parti Genel Başkanlığı koltuğuna oturdu. Böylece, 2011 seçimlerinde yüzde 49 oy ve 326 milletvekili çıkarmış bir partinin liderliğine “tepeden inerek” gelince 2014 Ağustos’unda Başbakanlık makamı da kendisine verildi. Çok değil, 10 ay sonra girdiği ilk seçimlerde Ak Parti’yi yüzde 40’a geriletip, iktidardan düşmesini sağladı.

Bu muhteşem başarıya imza atan Davutoğlu 21 ay süren Başbakanlığı süresince terörle mücadelede öyle büyük hamleler yapmış olacak ki, kendisini eleştirenlere şöyle cevap vermiş:

“Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa, bizi bugün eleştiren birçok insan, insan yüzüne çıkamazlar!”

7 Haziran seçimlerindeki başarısızlığının ardından neredeyse CHP-HDP ile koalisyon hükümeti kuracak olan Davutoğlu’nun girişimleri, neyse ki Cumhurbaşkanı’nın direnişi ve ülkenin erken seçime gitmesini isteyen MHP liderinin çabaları sayesinde akamete uğradı.

Türkiye’de her şey çok çabuk unutuluyor. Şükür ki, arşivler her şeyi kaydediyor. Tüm dosyaları en küçük detayına kadar tutan Rabbimiz ise hamd olsun, biz unutsak da, hesap gününde tüm amellerimizi karşımıza çıkartacak.

O zaman “kimin yüzü kızaracak” göreceğiz.

İsterseniz kısa bir erken tarih yolculuğuna çıkalım: Bölücü terör, eski Başbakan’ın iktidarında iyice pervasızlaşmış, Kobani’deki DEAŞ saldırılarına karşı PYD’ye destek için Türkiye’den silah ve militan sevk edilmesi talebiyle ülkeyi ateş topuna çevirmişti. Çıkan eylemlerde, Yasin Börü gibi gencecik fidanlar dahil 50’den fazla insanımız hayatını kaybetmişti.

Davutoğlu’nun yardımcısı şimdilerde parti kurmak için kapı kapı gezen Ali Babacan‘dı.

Bu korkunç saldırıların üzerinden altı ay geçmemişti ki, Şubat 2015’te Hükümeti HDP ile Dolmabahçe’de masaya oturttu. Mutabakat metninde; “kimlik kavramı, çoğulcu demokratik anlayışın geliştirilmesi; demokratik cumhuriyet, çoğulcu demokratik sistem içerisinde yasal ve anayasal güvencelere kavuşturulması” ifadeleri yer alıyordu. Bu PKK’nın Suriye’nin kuzeyinde başlayıp, Cizre ve Sur gibi bölgelerde kantonlar oluşturma politikasının ete kemiğe bürünmüş haliydi. Şükür ki, Erdoğan mutabakatı reddettiğini açıkladı.

Fakat PKK’ya taze kan gelmişti. Altı ay sonra, Diyarbakır, Şırnak, Mardin ve Hakkari’de “özyönetim” talebiyle terör saldırıları başlattı.

PKK ve destekçisi diğer sol terör örgütleri sacede Cizre’de 951, Silopi’de 788, İdil’de 263, Sur’da 213 hendek ve barikat kurdular. İmha edilen on binlerce el yapımı patlayıcı ise cabası.

Hükümetin acziyetini fırsata çeviren teröristlerin 7 Haziran ile 1 Kasım arasında ülkeyi kan denizine çevirmelerini saymıyorum bile.

Ülke bu haldeyken yeniden çözüm süreci martavalının peşinde koşanlara en büyük destek ise Avrupa’dan geliyordu. Davutoğlu istifa etmeden bir ay önce AP Başkanı Martin Schulz, “En ufak bir eleştiride büyükelçiye nota veren Erdoğan gibi biriyle nasıl anlaşılır? Bizim muhatabımız Erdoğan değil, Davutoğlu’dur” diyordu.

Utanmak da bir erdemdir. Fakat pişkinliğe bu milletin tahammülü yok.