Ümmetin ümidiyiz!

Abone Ol

Takvimler ne vakit Ağustos ayına işaret etse, imanlı kalpler, tarihin derinliklerinden yükselen zafer muştusuna kulak kesilir.

Bin yıllık mazimizden kılıç sesleri, tekbir seslerine karışarak günümüze erişir de kalbimizi inançla, onurla titretir. Malazgirt’ten Anadolu’ya yürüyen Türklerin ayak sesleri bu gün bile işitilir. Zira bu vatanın, bu coğrafyanın kaderi 1071’de belirlenir!

Bizans o tarihte yazar, ezeli düşman hanesine Türkleri…

Haçlılar o tarihten sonra birleşir.

Onlar, kinle, intikam ateşi ile seferler eylerken, Osmanlı umut olup yeşerir… Vatan edinir. Üç Kıtalık bir koca tarih 1071’den sonra dünya tarihine altın harflerle Anadolu’da işlenir.

İşte bizim şanlı mazimiz, o günden bu güne ümmetin ümididir!

Yedi düvel, bir olur istavrozun gölgesinde o tarihten beridir. Lakin, tanrılarına evlat addedenler için zahiri güçten gayrısı yenilgidir!

Ve Türk milleti, dünya tarihinde zaferleriyle bilinir.

Mehterler vurulur, marşlar dile gelir;

“Şu kopan fırtına Türk ordusudur Ya Rabbi,

Senin uğrunda ölen o ordu budur Ya Rabbi,

Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed-namın,

Galib et çünkü bu son ordusudur İslam’ın…”

Evet Türk milletinin tarihi 26 Ağustos 1071 zaferiyle başlarken, Müslüman milletimiz Bedir muzafferi, Medine’nin fatihidir!

Tarihimizdeki her zafer, dün de bugün de şehitliği makam bilmiş imanlı kalplerin eseridir!

Vatan bildiğimiz bu coğrafyanın her karışı şehitlerle bezelidir.

Allah bilir ya, bundandır, kurulan tuzakların bozulması, bundandır, bu milletin esaretten azade olması…

İşte böylesi zaferlerin sene-i devriyesinde, tarihi hafızamızı tazelemek için zaferler ayı Ağustos’ta mazimizi hatırlayarak hürriyet şükrüne durmak gerek. Zafer sarhoşluğundan imtina edip ibret kesilmek gerek.

Nasraniler ve Musevilerin hazımsızlığından bahtımıza düşecek  ihanetleri bertaraf edebilmek için aslımızı, neslimizi, ceddimizi yad ederek, tarihin derinliklerinden atalarımızın gayretinden feyz devşirmek gerek.

Her birimiz, farklı şehirlerde, ayrı mekanlarda fakat aynı gök kubbenin altında, bir hilal sevdasıyla bir olmanın, birlik olmanın, “Bir”e kul olmanın sessiz menkıbesinin baş aktörleriyiz.

O “Bir” ki, Te’yid eden, Doğrulayan, Sağlamlaştıran, Yardım eden, Kuvvet veren…

O “Bir” ki, bu necip milletin kaderine zaferler armağan eden.

O “Bir” ki, şükrümüze namazı makam kılan.

0 “Bir” ki, şah damarımızdan yakın olup, gizli ve aşikar olanı bilen.

Günün beş vakti hür göklerimize yükselen çağrıya icabet ettiğimizde, kalbinizdeki imana, vatan sevdamıza, hür göklere, toprağın cömertliğine, yaprağın yeşiline, denizin mavisine, ekmeğin kokusuna, bayrağımızın kırmızısına, Ağustos sıcağına, gelecek tasavvurumuza, mazinin onuruna, galibiyet duasına, çocuklarımızın ufkuna duaya duralım!

Şükür nimetleri arttırır, şekva az eylermiş, şükrümüzün kabulünden medet umalım!