Ümmet temelli Anadolu, Mezopotamya Birliği neden olmasın?

Abone Ol

Malumunuz, IKBY’de referandum hadisesinin konuşulduğu, ateşli tartışmaların yaşandığı bir süreçten geçiyoruz. Aklıma 2014’te sarf ettiğim şu sözler geldi. “Orta vadede Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile Türkiye’nin ortak bir kadere doğru yürüyecekleri, siyasi bir ortaklık kuracakları muhtemel…”

100 yıldır Kürtler üzerinden bu coğrafyayı, bölgeyi dizayn edip sevk ve idaresini kontrol altında tutan küresel çete, 100 yıl sonra farklı bir formatla yine Kürtleri cepheye sürmek istiyor. Bölgemizi Sykes-Picot ile dizayn eden küresel çete, isteseydi o zaman Kürtlere devlet kurduramaz mıydı? Şüphe yok ki kurdurabilirdi. Ancak ellerine cetveli alıp coğrafyamızı hâlihazırdaki şekilde çizip bölük pörçük etmeleri daha çok işlerine geliyordu. Demem o ki küresel çete, Kürtlerin kara kaşına, kara gözüne hayran değil. Kısa vadede Kürtlerin lehine bir şey düşünüyorsa, veriyorsa kendi menfaatlerini ve bölgemizi yeni sancılara sevk edecek gelişmeler planlıyor demektir. Fırfırik müttefikimiz ABD, binlerce TIR dolusu silahı, NATO ortağı Türkiye’nin güney sınırını güvene almak için değil, bilakis tehdit oluştur(t)mak için PKK/PYD’ye verdi, veriyor. Türkiye’yi hedef aldığı aşikâr olan Küresel çetenin bu projesi Barzani için de bir tehdit, zira PKK/PYD’nin Barzani’ye bakışı malum. Küresel çetenin, Suriye’nin kuzeyinde kendisine bir bekçi dikmek istediği ve bu yolla bölgenin 100 yıllık geleceğine hükmetmek istediği sır değil.

Hal böyleyken, Türkiye ile IKBY’nin, bunu boşa çıkarmak için “sıra dışı” bir politika (Anadolu, Mezopotamya Birliği) uyguluyor olmaları düşünülemez mi? Arşiv bilgilerine göre Misak-ı Milli sınırları içerisinde kalan Kerkük ve Musul, 1926 yılında yapılan Ankara Antlaşması ile birlikte “toprak bütünlüğünün sağlanması şartıyla” terk edilmişti. ABD’ye rağmen, Türkiye ile IKBY arasında yapılan uzun vadeli enerji vb. anlaşma ve ittifaklar, Türkiye ile IKBY’nin bu tür bir birlikteliğini destekler mahiyette. Bakmayın terör devleti İsrail’in, Barzani’ye destek pozisyonda olmasına. Ters psikoloji uygulayıp Türkiye ile IKBY’nin birlikte düşündükleri politikaları akamete uğratma ve Barzani’yi, İslam coğrafyası içerisinde itibarsızlaştırma isteği pekâlâ olabilir.

Diyelim ki Türkiye ile IKBY arasında bahsettiğim gibi “sıra dışı” bir politikanın olabilitesi olmasın. Bu durumda şunu düşünmemiz ve bir realiteyi ortaya koymamız lazım. ABD, Irak’a demokrasi(!) getirip düşmanı(!) İran’a teslim ettikten sonra, Irak’ın pratikte “toprak bütünlüğü” diye bir şeyi kalmadı zaten. Irak, hâlihazırda İran’ın sevk ve idaresindedir. İran’ın bölgeye yönelik emperyal emel ve fikirleri de malumunuz. Bugün olmasa bile belli bir süre sonra Irak’ın toprak bütünlüğü muhafaza edilemeyecek. Muhafaza edilse dahi İran’ın güdümünde kalacak. İran için dini değerlerine bağlı bir Barzani’den ziyade, Kürtleri değerlerinden uzaklaştıran PKK/PYD benzeri bir seküler, din düşmanı hareket daha mak(b)uldür. Hal böyleyken IKBY’yi tecride maruz bırakmak Türkiye’ye fayda getirmeyecektir. Barzani’nin pasifize olması, PKK çizgisini aktive eder. Türkiye akıllı bir politika ile Barzani’yi yanında tutmalı, destek vermeli, hamasi politikalardan imtina etmelidir. Şu da bir gerçek ki küresel çete ve Siyonist konsorsiyum yekpare arkasında dursa Kürdistan’ı öyle yada böyle kurdururlar yani moda tabirle “ikinci İsrail”i inşa ederler. Bu durumda akilane olan politika, hamle orayı “ikinci Türkiye” yapmaya çalışmaktır, bunun için politika ve diplomasi üretmektir. Bölgede çekilen bütün sancıların kaynağı olan ve günde üç öğün sövdüğümüz Sykes-Picot’u muhafaza etme garabetinden halas olmalıyız.

Ne zaman Irak Kürtlerinin başı sıkışmış ise güvenli bir liman ve sığınak olarak Türkiye’yi bilmişlerdir. Türkiye de her zaman kucağını açmış, kardeşlik hukukunun gereğini yapmıştır. Gerek IKBY vefayı unutmamalı, gerekse de ümmetin umudu haline gelen Türkiye kardeşlik hukukunun devamına çalışmalı.

Son tahlilde duam ve temennim şudur. Daha önce Kudüs’ü fethetmeyi bir Kürt’e (Sultan Selahaddin) nasip eden Allah, Kudüs’e zulmeden İsrail’e dost bir Kürdistan nasip eylemesin.

Ressam Bob, “Şuraya da birbirlerini yemek için diş bileyen Müslümanlar çizelim” demiş midir?!