Son birkaç gündür gazetemizin İstanbul’daki merkezindeyim. Buradaki arkadaşlarla birlikte mesaimi geçirip hemhal olurken, aynı zamanda bu birkaç aylık gelişler esnasında İstanbul’da yaşanan dönüşüm ve gelişmeleri yakından izleme imkânı buluyorum. Ülkemizde 13 yıldır baş döndürücü bir hızla yaşanan yatırım ve üretim seferberliğinin en göz alıcı, en belirgin ve dahi muhteşem bir özeti İstanbul. Hani ‘’ülkeyi şantiyeye çevirmek’’ diye bir tabir vardır ya, işte tam da buna karşılık geliyor şimdi bu kadim ve gözde şehir.
En modern teknolojilerle üretilen akıllı tabir olunan işyerleri, konutlar, alışveriş merkezleri, yeni bağlantı yolları, kavşaklar, köprüler, yeni havalimanı, Boğaz’ın altında inşa edilen tekerlekli araç tüp geçidi, Kanal İstanbul Projesi için yapılan çalışmalar vs. vs… Diğer yandan yaşayan, koşan, her gün üretim kapasitesini artırıp dünyayla rekabet konusunda iddiasını sürdüren bir kent burası. Türkiye’nin alın terini, göz nurunu tüm dünyaya sunan ve her gün binlerce turisti bağrına basıp güzellikleriyle büyüleyen eşsiz bir şehir. Türkiye’nin büyüklüğüne yaraşırcasına bir kararlılıkla çeşitli iş kollarında çalışan insanların katma değer sağlamak üzere her gün sınırsızca koşuşturdukları bir metropol burası.
Türkiye’nin yakın tarihini bilen yabancı uyruklu dostlarımız da bu durumun farkındalar ve her muhabbetimizde bu konuyu mutlaka dillendirip duydukları sevinci bizimle paylaşıyorlar. Bu işin görünen maddi ve refahi boyutu tabii ki. Bir de diğer yönü var: Acaba son 13 yılda insani gelişmişliğimiz hangi seviyelere ulaşmış durumda? Bunu ölçümleyebilmek mümkün müdür bilemiyorum. Sanat, müzik, şiir, estetik alanında durumumuz nedir? İnternet kullanımının bu dönemde her alana yayıldığı malum, ancak kitap, dergi ve gazete okurluğunun seviyesi ne ölçekte? Yani kültürel üretim ve kullanım çapımızın hacmi ne? İnternet dedik ya, insanımız yaş bazlı olarak en çok ne arıyor, ne okuyor, ne seyrediyorlar acep bu şebekede? Bunları da bilmek istiyor insan kimi zaman açıkçası. Bu nedenle geçenlerde kulağıma çalınan Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, “Kültür ve Medeniyet Bakanlığı” ve “Turizm Bakanlığı” şeklinde ayrıştırılması fikrine son derece sıcak baktığımı söylemek istiyorum.
Özellikle geniş bütçeli, yetkin ve idealist devlet adamlarının vaziyet ettiği bir Kültür ve Medeniyet Bakanlığı tüm yukarıdaki sorulara cevap verebileceği gibi, gereğinin yapılması konusunda da geleceğe güvenle bakmamızı sağlayacaktır.
Ülkemizin her alanda çok daha gelişeceğine, insanımızın gerekli her türlü donanıma sahip olduğu, altyapı ve üstyapısının özenli bir şekilde inşa edildiği günleri göreceğimize olan inancım sonsuz. Ümitvar olmak için çok nedenimiz var…
Selam ve duayla…