Gündem

Uluslararası aktörler FETÖ’yü taşeron olarak kullandı

Abone Ol

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın,  Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfında (SETA) düzenlenen “Uluslararası 15 Temmuz Sempozyumu”nda yaptığı konuşmada, 15 Temmuz’un önemine dikkat çekerek 15 Temmuz’u magazinleştirmeden, onun maneviyatına uygun şekilde anılması gerektiğini söyledi.

Türkiye’nin 15 Temmuz darbe girişimi sonrası çok hızlı şekilde ayağa kalktığını ifade eden Kalın, bu darbe girişiminin başka bir ülkede yaşanması halinde çok daha vahim durumların ortaya çıkabileceğini anlattı.

Kalın, 15 Temmuz’un bir işgal ve darbe girişimi olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

“İşgal kelimesini burada kelimenin en geniş manasıyla anlamak lazım. Sadece fiziki ve fiili anlamda tanklarla, toplarla, silahla işgal değil, bu ülkenin belki zihnini, kalbini, gönül coğrafyasını işgal girişimiydi aynı zamanda. Çünkü Türkiye’nin kendisine istikamet olarak kabul ettiği yeni açılımları kabullenemeyen, uluslararası sistemin birtakım aktörleri FETÖ denilen yapıyı bir taşeron olarak kullanarak onların da katkılarıyla Türkiye’nin bu gidişatını aslında değiştirmek istediler. 15 Temmuz’un maneviyatı açısından da sürekli hatırlamamız gereken boyutlarının olduğunu düşünüyorum. Biz şehadet kültürünü ve inancını yeniden hatırladık. Tarihimizdeki büyük kırılma noktalarını, Malazgirt’ten Çanakkale’ye kadar uzatabilirsiniz. Biz hep bir tarih olarak okuduk ama 15 Temmuz’da şehadetin, gerçek kahramanlığın, fedakarlıkta bulunmanın, candan canandan, maldan mülkten feragat ederek ölmenin ne manaya geldiğini gördük. O anlamda bunun büyük bir tezekkür vesilesi olduğunu da ifade etmeliyim. 15 Temmuz’u anarken ve aziz şehitlerimizin hatıralarını yaşatırken de bu mana ve maneviyatı hep birlikte düşünmemiz lazım. Yani 15 Temmuz’u magazinleştirmeden, onun maneviyatına, mehabetine uygun bir şekilde anmamız gerekiyor. 15 Temmuz’da biz şüphesiz hüzünlendik, yas tuttuk. Çünkü şehit ve gazilerimiz var ama aynı zamanda bir zafer var, bir kahramanlık hikayesi var, bir destan var orada. Biz yasını da vakur ve asil bir şekilde tutan bir milletiz.”

Kalın, Türklerin tarihte dostunu, düşmanını unutmayan ama yediği darbeden dolayı da asla yıkılmayan ve ayakları üzerinde tekrar dikilen bir millet olduğunu söyledi.

Darbe girişiminden sonra Türkiye’nin çok kısa bir süre içerisinde toparlanlanmasının dünya tarihinde de modern darbeler tarihinde de çok özel bir yerinin olduğunu ifade eden Kalın, şunları kaydetti:

“Örneğin bu darbe girişimi bir başka ülkede olsaydı, orada devlet yıkılır, millet birbirine girer, toplum dağılır, ekonomi çöker, çok daha vahim sonuçlar ortaya çıkardı. Bu darbe girişiminden çok çok kısa bir süre sonra biz Yavuz Sultan Selim ve Osman Gazi köprülerinin açılışlarını yaptık. Fırat Kalkanı harekatını Türkiye teröre karşı kendi milli imkan ve kabiliyetleriyle hayata geçirdi. 7 ağustosta Yenikapı mitingi yapıldı ve Yenikapı ruhu ile bütün Türkiye bir araya geldi. PKK’ya karşı çok etkili operasyonlar başlatıldı. Suriye krizi bir başka boyuta girdi. Rusya ile yürüttüğümüz müzakereler neticesinde Astana sürecini başlattık. Cenevre süreciyle birlikte şu anda Suriye krizinin çözümüne yönelik uluslararası platformlarda imkan sağlayan iki ana platformun iki ana aktörü haline geldik. Ekonomide, geçenlerde rakamlar da açıklandı, Türkiye’nin yüzde 5 büyüme trendini yakaladığını hep birlikte gördük.”

FETÖ elebaşısı Gülen’in zaman zaman açıklama yaparak darbelere karşı olduğunu söylediğini aktaran Kalın, şöyle konuştu:

FETÖ’nün 40 yıllık planını millet bozdu

“Çok açık seçik bir yalan, hangi darbeye ne zaman karşı durmuş, hangi darbenin ne zaman mağduru olmuş. FETÖ ile ilgili itikadı ve siyasi manada hepimizin bu 15 Temmuz vesilesi ile yapmamız gereken muhasebe var. Direniş ve zafer boyutuna geldiğimiz zaman orada hakikaten 15 Temmuz gecesi karanlık bir gece olarak başladı ama 16 Temmuz sabahı apaydınlık bir sabah olarak doğdu bu ülkede. Bu kötülüğü ortadan kaldıracak bu bağlılık, inanç ve sadakat nereden geldi, Bu da şüphesiz bu toprakların direniş ruhunu yansıtıyor ve milletin ayağı o gece sağlam olmasaydı o darbe, o şok karşısında bu toplum dağılırdı. Milletin vicdanı ve aklı doğru yerde olduğu için ayakları da yere sağlam bastığı için bu darbe çok kısa bir sürede bastırıldı ve FETÖ’nün 40 yılda yaptığı planı millet, 24 saatten az bir sürede darmadağın etti.”

Darbe sonrası argümanların tartışılmasının halen sürdüğüne vurgu yapan Kalın, şöyle devam etti:

“Dediler ki ‘bu darbe bir tiyatro, bir mizansen’, Bunu FETÖ’nün kendisi dedi. Darbe püskürtülünce böyle bir izahata gitmek durumunda kaldılar. ikinci olarak ‘kontrollü darbe’ dediler. Aynı kapıya çıkan bin argümanla yine darbe sonrası ortaya çıkan milli birlik duygusunu yok etmek için kontrollü darbe iddiasını ortaya attılar ama tek bir delil ortaya koyamadan. Ama bu darbeyi yapan, destekleyen, FETÖ ve iltisaklı grupların söylemlerine destek vermekten başka bir şey değildir. Diğer argüman da ‘darbe sonrası süreç ve darbe muhalefeti susturmak, bastırmak için kullanılıyor’ denildi. Halbuki Türkiye’de meşru siyasi muhalefet meclistedir. Kendi mecralarında, parti olarak STK olarak, yayın kuruluşları olarak her tür faaliyetini yapabilmektedir. Bunun aksini iddia etmek söz konusu değildir.”

“Türkiye, üç terör örgütüyle mücadele eden tek NATO ülkesi”

Kalın, Türkiye’nin bir yıl öncesine göre çok daha güçlü bir noktada olduğunu belirterek, toplumuyla, devletiyle milletiyle kurumlarıyla ekonomisi ve medyasıyla geleceğe çok daha aydınlık bakabildiğini anlattı.

Türkiye’nin aynı anda PKK, DAEŞ ve FETÖ gibi üç terör örgütüyle mücadele eden tek NATO ülkesi olduğuna dikkati çeken Kalın, her ne kadar hak ettiği desteği alamasa da Türkiye’nin bu mücadeleyi sonuna kadar kendi imkan ve kabiliyetleriyle müttefik ve dostlarıyla devam ettireceğini kaydetti.