Suudi Arabistan’da yayınlanan El İktisadiyye gazetesinde rahmetli Sabri Ülker’in vefatının hemen ardından Ülker’in başarı hikâyesini kaleme almıştım ve o makale en çok okunan makalelerimden biri olmuştu.
Sabri Ülker’in mücadele azmine ve başarısına hayran olan Araplar, hikâyeyi öğrendikten sonra genelde şu soruyu soruyorlardı:
“Oğlu da babasının izinden gidiyor mu?”
Son reklam skandalı vesilesiyle yeniden hatırladığım o Arapça makalede şöyle yazmıştım:
“Bu büyük miras ve göz alıcı başarı şimdi bu sorumluluğu üstlenecek, babasının başarılarına yeni başarılar ekleyecek ve bayrağı gelecek nesillere taşıyacak yeterliliğe sahip olması için ailesinin ilkeleri doğrultusunda eğittiği oğlu Murat Ülker’in mesuliyetinde.”
Ülker’in 1 Nisan şakası diye yayınladığı reklam filmi açıkça FETÖ’ye, darbeye ve darbecilere destek mesajı içeriyor.
Tankların önünde dimdik durarak özgür iradesini savunan milletle hesaplaşmaktan bahsediyor.
İzleyenlerin kahir ekseriyetinin görüşü bu yönde.
Bizzat Murat Ülker’in kendisinin Twitter hesabında yaptığı açıklamada “Kumpası kuranlar hak ettiklerini bulacaklar. Milletimizin yanındayız” demesi ortada herhangi bir yanlış anlaşılma olmadığını gösteriyor.
Reklam filminin aşırı derecede kötü olduğu konusunda görüş birliği olsa da şirketin bunu neden yaptığına gelince farklı tezler ileri sürülüyor.
Birinci görüş, Murat Ülker’in uluslararası bir marka haline gelmiş Ülker’in imajını feda etme pahasına tercihini FETÖ ve darbeciler lehine kullandığı yönünde.
Bu görüşte olanlar, reklamın Murat Ülker’in bilgisi dışında yayınlandığına inanmıyor ve Fortune Türkiye dergisine verdiği röportajdaki sözlerini hatırlatıyorlar.
Ünlü işadamı o röportajda reklam kampanyalarıyla ilgili 48 saat süreli veto hakkı bulunduğunu belirttikten sonra şöyle diyor:
“Mesela en son şöyle bir olay oldu. Reklam ajansımız Dido ile ilgili bir reklam çalışması yaptı. Dido’nun yoğun çikolatalı olduğunu anlatmak istemişler. Bunun için de bir araba yıkama istasyonunda, bir adam yıkama yerine giriyor ve çikolata ile yıkanıyor. Seyrettim ve böyle bir reklama izin veremeyeceğimi söyledim. Çünkü nimet olan bir şeyi reklamda böyle kullanamazsınız. Veto yedi.”
Diğer bir görüşe göre ise hem Ülker’e hem de Türkiye ekonomisine zarar vermek için şirkete içeriden komplo kuruldu.
Bu görüşün sahipleri, Ülker yönetiminin derhal soruşturma başlatmasını ve Murat Ülker’in “Kumpası kuranlar hak ettiklerini bulacaklar” açıklamasını görüşlerinin doğruluğuna kanıt gösteriyorlar.
Bir üçüncü yoruma göre de reklam, fark yaratma ve ses getirme arzusunun yol açtığı bir kaza.
Her ne olursa olsun halkın öfkesine ve tepkisine yol açan reklam filminin bir bedeli olacak.
Darbeye ve darbecilere doğrudan veya dolaylı, kasten veya kazaen verilen en ufak destek dahi affedilemez.
Ülker ürünleri sadece Türkiye’de değil Arap ülkelerinde de oldukça yaygın.
Şirket bunu ürünlerinin kalitesine olduğu kadar o ürünlerin “Türk ürünü” olmasına da borçlu.
Ülkemize duyulan büyük bir sevgi var ve geçmişte cemaat okullarını “Türk okulları” diye tanıtan FETÖ bu sevgiyi tepe tepe kullanmıştı.
Aynı sevginin bir başka yönü de şu:
Türkiye’de yaşayan milyonlar gibi Arap coğrafyasının dört bir köşesindeki insanlardan birçoğu da 15 Temmuz’da yaşanan darbe girişimi sırasında sabahlara kadar hain girişimin başarısız olması için dua etti.
Ülker, üzerinde dolaşan ve son reklam skandalıyla iyice artan soru işaretlerini ortadan kaldıramazsa içeride ve dışarıda kaybı büyük olur.
Unutmasın ki Türkiye sadece Türkiye değildir…