Ülkemizdeki sivil toplum kuruluşları gerçeği

Abone Ol

Türkiye’deki toplam dernek sayısının yüzde 41,5’i beş ilimizde bulunmaktadır. İlk beş il sırasıyla İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Kocaali’dir. Ankara Ticaret Odası’nın hazırlamış olduğu “AB Kapısında Sivil Toplum Dosyası” a göre; Türkiye’de her 866 kişiye bir dernek düşmektedir.

Avrupa Birliği ülkelerinde ise dernek sayıları milyonlarla ifade edilirken, bu ülkelerdeki nüfusun büyük bir çoğunluğu sivil toplum örgütlerinde görev alarak devletin isini kolaylaştırmaktadır. Fransa ve Almanya’da her 40 kişiye 1 dernek düşmektedir. Ancak her 10 Fransız’dan 4’ü en az bir derneğin faaliyetine katılmaktadır. Nüfusun beste biri ise en az iki derneğe üye bulunmaktadır. ABD’de 1 milyon 200 bin dernek bulunmakta ve her 15 Amerikalıdan bir tanesi bu tür kuruluşlarda çalışmaktadır. Bu sektör; ABD’de bankacılık, teknoloji ve hatta kamu sektörü kadar ağırlığa sahiptir.

İstihdam açısından bakıldığında ise karşımıza söyle bir tablo çıkmaktadır. ABD’de, yaklaşık 7 milyon kişi, sivil toplum kuruluşlarında tam zamanlı olarak istihdam edilmektedir. Bu oran ABD’deki toplam istihdamın %6,8’ini, hizmet sektöründe istihdam edilenlerin ise %15,4’ünü oluşturmaktadır. Avrupa Birliği ülkelerinde örneğin Almanya (1 milyon), Fransa (0,8 milyon) ve İngiltere’de sivil toplum kuruluşlarının genel istihdamdaki payı %4 tür.

ABD ve Avrupa’daki sivil toplum kuruluşlarının toplam istihdam sayısı 11,8 milyon iken, bu ülkelerdeki 6 büyük şirketin (Daimler-Benz, General Motors, Hitachi, Fiat, Alcatel Alsthom ve Unilever) toplam istihdamları yaklaşık 2 milyon düzeyinde gerçekleşmektedir. Ülkemizde sivil toplum kuruluşlarının genel istihdam içindeki payları ile ilgili olarak yapılmış bir araştırma ya da istatiksel çalışmaya rastlanmamıştır.

Sivil toplum kuruluşlarına gayr-i safi milli hâsıla içindeki payları açısından bakıldığında ABD %6,3, İngiltere ve Fransa %4,8 ve Japonya’da %3,5 düzeylerinde gerçekleşmektedir. 1980’den 2000’e kadar bu ülkelerde sivil toplum kuruluşlarının gayr-i safi milli hâsıla içindeki payları ABD’de %12,7, İngiltere ve Fransa’da yaklaşık %15, Almanya’da %11 ve Japonya’da %8 oranında artmıştır.

Bu örneklere bakıldığında sivil toplum kuruluşlarının büyümekte olduğu; dolayısıyla önem düzeylerinin de arttığı görülmektedir. Ancak, ülkemizdeki sivil toplum kuruluşlarının mali yönden incelendiği ve gayr-i safi milli hâsıla içindeki paylarının ortaya çıkarıldığı bir araştırma ya da statiksel çalışmaya rastlanmamıştır.

TÜSEV ve CIVICUS ortaklığında yürütülmüş olan ve 1999’dan günümüze sivil toplumun gelişimini ve eğilimlerini belirleyen araştırmadan önemli sonuçlar çıkmıştır. Rapora göre; Türkiye’de sivil toplum hızla gelişmekte, ancak yaygınlık ve derinlik açısından sınırlı kalmaktadır. Ülkede sivil toplum kuruluşları ağırlıklı olarak dernek veya vakıf olarak tüzel kişilik kazanmakta, ancak her 100.000 vatandaşa, sadece 108 dernek ve 4,5 vakıf düşmektedir. Az sayıdaki bu kurumlara katılım da oldukça düşüktür: bireylerin %18’i bağış yapmakta, %7,8’inin bir derneğe üyeliği bulunmakta ve %1,5’i aktif olarak gönüllülük yapmaktadır.

2001’den bu güne, Türkiye’nin içinde bulunduğu demokratik reform süreci sivil toplumun işlevini sürdürdüğü ortamı eskiye göre çok daha elverişli kılmış, devlet-sivil toplum ilişkilerinin çok daha teşvik edici olmasını sağlamıştır.

Sivil toplum kuruluşlarının işlevlerini özetle su şekilde sıralayabiliriz.

Toplumsal sorunlara çözüm üretmek amacıyla yasal düzenlemelerin yapılmasını sağlamak. Toplum içinde çalışmalarıyla ön plana çıkmış kişilere ve kurumlara maddi ye bilimsel destek sağlamak. Kamu kurum ye kuruluşlarıyla ortak projeler yapmak, akademik çevrelerle işbirliği ile kongre, konferans, seminer, sempozyum, toplantı gibi aktiviteler gerçekleştirmek. Ülkenin öncelikli stratejik hedeflerine ulaşmasında kamuoyu desteği sağlamak için medya vb. iletişim araçlarıyla gündem oluşturmak. Yayın ve yayımlar yapmak. Uluslararası gönüllü kuruluşlarla işbirliği yaparak ortak insani değerler çerçevesinde yararlı çalışmalar yapmak. Olağanüstü doğal afet durumlarında hazırlıklı olmak, bu durumun aşılmasında gerekli kaynakların seferber olmasında yardımcı olmak. Uluslararası kuruluşların mali kaynaklarından milli platformda yaralanmak için bu kuruluşlarla düzenli ilişkiler yürütmek. Gerektiğinde yapısal reform, mevzuat ve uyum çalışmalarını gerçekleştirmek. Yurt içi ve yurt dışı fon ve desteklerden yaralanmak için araştırma ve geliştirme merkezi kurarak sürekliliğini sağlamak.

Haftaya devam edeceğiz inşallah…