“Artık ne yaşım var ne de adım/ Bilmiyorum kim olduğumu
Hiç bir şey sorulmasın benden/ Haberim yok olan bitenden!”
Tam da cemrelerin düştüğü vakitteyiz. Hani ki, baharın eşiğindeyiz. Dün düştü suya cemre gönlümüze düşer gibi… Sonra kalbimize iner gibi havaya düşecek. Ve dahi ruhumuzu resmeder gibi toprağa düştüğünde yeşerecek kâinat. Dualarımızın, umutlarımızın yeşermesine ramak kalacak yine…
Neşv-ü nemâ bulacak hayat barındıran her bir şey… Dallar yeşile boyanacak meselâ… Toprağın bereketi “kün” emri ile sebze olup, meyve olup, ekin olup hizmetimize sunulacak.
Meselâ güneş dualarımıza “âmin” dercesine açacak ellerini. Denizin mavisine, rüzgârın ritmine bir letâfet gelecek. Takvimler bir mevsimi daha kayda geçerken, gelecek zamanların hikâyesine bir kaç satır yazılacak bu bahar yine…
Fakat ortaöğretimdeki çocuklar ve lise son sınıf öğrencilerinin kaçı fark edecek bu muhteşem değişimleri… Kaçı, ne kadar okuyacak kâinat sayfasında yer alan yeniden dirilişin menkıbesini!?
Pek tabii, pek azı… Çünkü onlar küçücük kalplerinde tonlarca ağırlıkta bir gelecek kaygısı, hocalarının beklentisi ve ailelerinin umudunu taşıyorlar. Çünkü onlar, 50-100 değil, tam bir yıldır her gün 200 ilâ 300 test çözme sorumluluğunu akıllarının bir yerinde taşıyarak hayatı adımlıyorlar.
Gelecek zamanları bahar eyleyecek çocuklarımız ve gençlerimizin sınav mesuliyeti ile gülümsemeleri, enerjileri, beden dilleri, külliyen ipotek altında…
Meselâ şarkıları, kendi hayatlarından zaman çalan bir hırsız edâsı ile söyleyen çocuklar biliyorum. Hâl hatır sormayı israftan sayan üniversiteye hazırlanan gençler biliyorum.
Eğitmenliğini yaptığım Sanat ve Okuma Evimiz’de şiir okumaları, yazarlık ve sanat derslerine katılan öğrencilerimi sömestre tatilinde Bosna’ya götürmek istediğimde, kimisi TEOG ve ÖSYM kaygısı ile bu kültürel seyahate katılmazken, o minik elleri ve hayat dolu küçücük kalpleriyle bavullarına test kitaplarını koyarak yola düşmüş “Bahar Çiçekleri”mi biliyorum.
Sadece benim çiçeklerim değil baharı kuşanamayan… Ülkemde 1 milyon 175 bin yavrumuz TEOG baskısı altında… 2 milyon 255 bin gencimiz ÖSYM kaygısıyla boğuşuyor.
Hâsılı, gelecek zamanları inşâ edecek 4 milyona yakın bahar çiçeği, Affan Dede’ye para mı sayacak bir daha geri getirilemez çocukluğunun, gençliğinin baharını satın almak için? Yoksa sisteme sitem etmekle mi geçiştirecek? Haydi onlar sitemle yetindi; bir gencin, bir çocuğun ömründe bir bahar kaç para eder? Buna kim paha biçecek?
Yaşanmamış bu baharın 4 milyon çocuğun karakterinde nasıl iz bırakacağının çetelesini tutan var mıdır meselâ? Bu sistemde çocuklarımız ne okur, ne olur da, kâinat kitabını okumanın ihmalini telafi edebilir?
Meslek sahibi olunca ne kadar kazanır da, yarım kalmış gülüşlerini, kuramadığı düşlerini, bir yanı eksik adımladığı gidiş gelişlerini satın alabilir?
Ülkemin 13-17 yaş arası çiçeklerinin omuzlarına yüklenen bu sınav ağırlığının kefareti nasıl ödenir, bilemem…
Bildiğim şudur ki… Kâinat, ne kitap sayfaları arasına sığdırılabilir, ne beton yığını eğitim kurumlarının içine! Eğitim sistemi noktasında Devletim borçludur ülkemin bunca bahar çiçeğine… Ve dahi geleceğe!..