Ukrayna ve Gazze: Batı'nın çifte standartlarını açığa çıkarmak

Abone Ol

Batı, yüzyıllara dayanan emperyalist Avrupa güçlerinin mirasını sürdüren, belirli ülke, halk ve kültürleri kayıran bir uluslararası düzen inşa etti.

Rusya'nın Şubat 2022'de Ukrayna'ya saldırmasıyla birlikte, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Batılı müttefikleri savaşa bağlı yıkıma dikkat çekerek tüm dünyayı Rusya'ya karşı harekete geçirdi. Birleşmiş Milletler, Ukrayna'nın çatışmanın ilk 21 ayında yaklaşık 10.000 sivilin, bunların arasında 560 çocuğun hayatını kaybettiğini, yaklaşık 18.500 kişinin de yaralandığını tahmin ediyor. ABD Başkanı Joe Biden ve Dışişleri Bakanı Antony Blinken dahil tüm Batılı yetkililer, Rus birliklerini soykırım ve savaş suçu işledikleri ile suçladılar.

Bu arada İsrail, Hamas saldırısı sonrası 7 Ekim'de Gazze'ye başlattığı saldırının ilk 100 gününde en az 26.000 Filistinliyi öldürdü, binlercesi ise kayıp durumda. Ölümlerin yüzde yetmişi kadın ve çocuklardan oluşuyor. Ayrıca 63.000'den fazla Filistinli yaralandı, çoğu ömür boyu sakat kaldı ve bunların da çoğunluğu kadın ve çocuklar. Ukrayna, Afganistan, Irak veya Suriye gibi savaşlarda mülkiyetin tahribi küçümsenmeyecek olsa da, Gazze'de sivillere ve yapılara yönelik yıkım tüm seviyeleri aştı, Birleşmiş Milletlere göre benzeri II. Dünya Savaşı'ndan beri görülmedi.

Çifte Standart ve Mağdurun İnsanlık Dışılaştırılması

Ancak ABD, İsrail'in acımasız eylemlerini sadece haklı göstermekle kalmayıp, Gazze'yi harap etmek için kullanılan tüm silahları ona temin etmiş, aynı zamanda diplomatik olarak da korumuştur. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde veto yetkisini ateşkes çağrısı yapan kararları reddetmek ve çaresizce yalvaran ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin uyarılarına rağmen ve düzinelerce dünya liderine rağmen diğer uluslararası forumlarda acımasız davranışlarını savunmak için kullanmıştır.

ABD'nin İsrail durumunda uyguladığı bu çifte standart aşırı olsa da, benzersiz değil. ABD, belirli ülke, halk ve kültürleri kayıran bir uluslararası düzen inşa etti. Bu, yüzyıllara dayanan emperyalist Avrupa güçlerinin mirasının devamı.

Bombay'ın İngiliz valisi 1875'te "Hindistan'ı kılıçla elinde tutuyoruz" diye yazmıştı. Bir asır sonra, 1988'de, İsrail'in acımasız askeri işgaline karşı ilk Filistin ayaklanmasına tanık olan bir İsrail başbakanı, "Filistinliler çekirgeler gibi ezilmeli, başları kayalara ve duvarlara vurulmalıdır" dedi . Otuz beş yıl sonra, Ekim 2023'te başka bir İsrail savunma bakanı, Gazze'deki Filistinlileri aç bırakma tehdidinde bulunarak onları "insan hayvanları" olarak nitelendirdi.

Batı, kendi üstün kültürünü ve değerlerini gösterme çabasında, demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, insan haklarına, ifade özgürlüğüne, temsili hükümete, uluslararası kurumlara, özgür irade hakkına, çeşitliliğe saygıya vb. ilişkin yüksek perdeli söylemler kullanarak kendini haklı görmektedir. Ancak bu ilkeler ve idealler ne zaman Küresel Güney'e yönelik hegemonyasını veya dar çıkarlarını zedeleyecek duruma gelse, bu idealleri ve ilkeleri görmezden gelmektedir.

1,8 milyardan fazla Müslüman, Hz. Muhammed'i aşağılayan tasvirler içeren siyasi karikatürlerden veya Kur'an yakma kutlamalarından rahatsız olduğunda, Batı "Müslüman öfkesini" kınamakta ve bu provokatif eylemleri ifade özgürlüğü değerini savunmak gerekçesiyle savunmaktadır.