Cumhurbaşkanımız Ukrayna devlet başkanı Zelenski’nin daveti üzerine Perşembe günü Lviv kentine bir ziyarette bulundu malumunuz.
Kafilede bendeniz de vardım.
Ziyaretin, ekonomik, siyasal ve uluslararası ilişkiler bağlamında çok önemli bir mahiyete sahip olduğuna şüphe yok.
Nitekim beynelmilel medya, bu ziyareti ve gelişmeleri yakından takip etti ve savaşın sonlandırılması yönünde önemli bir adım olabileceğine dikkat çekti…
*
İzninizle, seyahat süresince yaptığım gözlemleri ve aldığım kısa notları aktararak bu ziyareti başka bir boyutta ele almak istiyorum.
*
Ukrayna hava sahası savaş nedeniyle kapalı olduğu için ziyaretin ilk durağı Polanya’nın Rzeszow uluslararası havalimanı idi.
Karşılama töreninin ardından araçlarla konvoy halinde Ukrayna’nın Lviv kentine hareket edildi.
Kısa sayılabilecek bir mesafenin 3 saatten fazla sürdüğünü söyleyeyim de nasıl bir karayolu seyahati olduğunu siz değerlendirin.
*
Lviv’e giriş ilginçti ama…
Yollar hem güvenlik nedeniyle hem de ulaşımın daha rahat sağlanabilmesi amacıyla araç trafiğine kapatılmıştı ama yolun her iki tarafı insanlarla doluydu.
Görüşmenin yapılacağı Potoçki Sarayına varıncaya kadar gerçekten ilginç sahnelere tanıklık ettik.
Alkışlayanlar, el sallayanlar, barış umudunun artması nedeniyle sevincini gülümseyerek/gülerek yansıtanlar…
Tam bir sevgi gösterisi…
*
Sadece halkın davranışlarına bakılarak bir değerlendirme yapılacak olsa, hiç şüpheniz olmasın ki, jest ve mimikler vesilesiyle yansıtılan büyük bir umut dalgasına tanıklık edildiği rahatlıkla söylenebilir.
Öyle ki, halkın yüzündeki bu umut ifadesinden, “ bu işi, yapsa yapsa Erdoğan yapar” sonucunu çıkarmak işten bile değildi.
*
Güvenlik nedeniyle izole edilmiş alanın hemen bitiminde bir grup Ukraynalı, ellerindeki pankart ve dövizlerle sessiz bir protesto eylemi yapıyorlardı.
Çoğu İngilizce olan bu pankartlarda, Rusya ile birlikte batı dünyası ve hatta “Kızılhaç” bile sorumlu tutuluyordu.
Ukraynalılar, başlarını belaya sokan asıl aktörün Rusya ile birlikte batı dünyası olduğunun gayet iyi bilincindeler doğrusu.
*
İkili ve üçlü görüşmelerin ardından basın toplantısına geçildi.
Cumhurbaşkanımızın ve Zelenski’nin açıklamaları bütün yönleriyle değerlendirildiği için ben, BM Genel Sekreteri Gutteres’in altını çizerek vurguladığı bir cümlenin, onun gösterdiği hassasiyet ölçüsünde, üzerinde duracağım.
Gutteres, açıklamasının bir yerinde İstanbul’da imzalanan ‘Tahıl Koridoru’ anlaşmasının tarih boyunca ‘eşi benzeri görülmemiş’ bir anlaşma olduğuna dikkat çekti.
*
Evet, ben de dikkatinizi çekmek istiyorum.
Niteleme tamamıyla yazdığım gibi…
“Eşi benzeri yok!”
*
Bu eşi ve benzeri olmayan anlaşmanın mimarı Erdoğan’a yaptığı iltifatın ardından Gutteres, bu nedenle barıştan umutlu olduğunu hassaten vurguladı.
Bu ifadelerden de rahatlıkla anlaşılacağı üzere Cumhurbaşkanımızdan beklentiler ve kendisine atfedilen ehemmiyet bir hayli büyük…
*
Umutları diri tutan ve hatta daha da yeşerten bu ziyaretin ardından Cumhurbaşkanımızla uçakta yaptığımız röportaj esnasında, şu hususa gözlerimizle tanıklık ettik…
Biz, hayli yoğun bir günün ardından yorgunluğa teslim olmak üzereyken kendisi, sanki güne yeni başlayacakmış gibi diri ve enerjikti.
Nitekim ertesi gün, ‘Büyük İstanbul Dönüşümü’ ilk etap teslim töreninde sanki bir önceki gün o yorucu ve yoğun faaliyetlerin baş aktörü kendisi değilmiş gibi bir görüntü sergiliyordu.
Sonrasındaki programları saymıyorum bile…
*
Son sözümüz yahut notumuz da şu olsun.
Allah, ülkemizin, ümmetin ve mazlum halkların “umuduna”; “Nasrun Minallah” sırrınca yardım eylesin ve inayetini üzerinden eksik etmesin…