Geçtiğimiz yılın son günlerinde, NTV’nin canlı yayınına katılan Başbakan Ahmet Davutoğlu, Rus uçağının düşürülme meselesini yeniden gündeme getirdi.
Davutoğlu’nun bu konuyu yeniden açması, Cem Küçük’ün bir belediyenin davetlisi olarak geldiği Samsun’da yaptığı konuşmada ‘Rus Uçağını Paralelci Pilot düşürdü’ şeklindeki açıklamasına cevap niteliği taşıyordu.
Cem Küçük Samsun’da şunları söylemişti;
“F16 pilotlarının bir kısmı Fethullahçı, bu resmi raporlarda var. 50-60 kere sınır ihlali olmuş. Benim şahsi fikrimi sorarsanız bunun Fethullahçıların işi olduğu kanaatindeyim”
Küçük’ün konuşması davetlisi olduğu belediye başkanını zor durumda bırakmıştı.
Davutoğlu NTV’de aynen şöyle dedi;
“Benim görevim sınırlarımızı korumak. 2012 Haziran’ında angajman kurallarımızı söyledik. 17 saniyede talimat verilmez, kurallar bellidir. Hava Kuvvetleri Komutanı gerekli talimatı verebilir. Pilotun görevini yapmaması suç teşkil ederdi”
Üstelik Cem Küçük, “Uçağı Fethullahçı Pilot düşürdü”diyerek, hem Cumhurbaşkanı’nı, hem Başbakan’ı ve hem de Genel Kurmay Başkanı’nı yalancı durumuna düşürmüştü.
Çünkü Genel Kurmay’a‘Emri bizzat ben verdim’ diyen Başbakan’dı.
Ve üstelik Cem Küçük’ün bu açıklaması Türkiye’yi Rusya’nın karşısında küçük düşürücü ve Rusların tezini doğrular nitelikteydi.
Demezler mi, ‘Bu nasıl bir devlet, pilotuna bile söz geçiremiyor’
Daha vahimi onun bu çıkışı, Türkiye’yi dünya kamuoyunda hem haksız ve hem de aciz duruma koyarak ilk günden, yani uçağın düştüğü günden bugüne hâkim olan güvenli ve itibarlı hava sahasını bir anda bozguna uğratmış, bütün dengeleri aleyhimize çevirerek okonuşmasıyla, Ruslarla birlikte iktidar muhaliflerine özellikle de Paralel Devlet Yapılanması – PDY’cileri de haklı duruma getirmişti.
Cem Küçük, memleketim Samsun’da sadece Rus Uçağı düşürülme meselesinde Türkiye’nin ‘karizmasını’ çizmekle kalmamış, 4 eski bakanın rüşvet aldığını iddia ederek, bakanlarla beraber Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da zan altında bırakmıştı.
Çünkü Erdoğan, o olayda paralel kumpası farkederekbakanların yargılanmasını istememişti.
Küçük burada da PDY’cilerin tezini güçlendirmiş, dahası onların iddialarını doğrulamış ve dikkat edin, işi Tayyip Erdoğan’ı rüşvetçilere sahip çıkmakla suçlama noktasına kadar getirmişti.
Çünkü Erdoğan, Küçük’ün isim vererek rüşvet almakla suçladığı Sadullah Ergin’i sonrasında Hatay Belediye Başkan Adayı yapmıştı.
Küçük’ün ifadesiyle rüşvetçiyi ödüllendirmişti.
Eski Adalet Bakanı Ergin, Cem Küçük’ün kendisi hakkındaki iddialarının hemen ardından bir açıklama yaparak Cem Küçük’ü yalanlamış ve “İddia edilen diyalog sonucu olarak 19 Aralık 2013 akşamı görevden alındığım şeklindeki sözler gerçek dışıdır. Şöyle ki; kabine değişikliği 26 Aralık 2013 günü yapılmıştır. ‘Yüzde yüz doğru’ denilerek iddia edilen olayların bir teki dahi doğru değildir”demişti.
Cem Küçük o günkü konuşmasındaPDY’cilerin tez ve iddialarınısalondaki AK Partililere teyit ettirdi ve üstelikalkış da aldı.
Ortalığı karıştırdı gitti; böyle dost düşman başına.