Üç yanlış bir doğruyu götürür mü?

Abone Ol

Girişmiş olduğumuz bir işte başarısız oluşumuz, yaptığımız bir hata, yanıldığımız bir karar sonrasında aldığımız, duyduğumuz nasihatlerin başında “Hatalarından ders al” gelir. Biraz kişisel gelişim kitapları okumuş, semineri dinlemiş, birkaç günlük eğitimlere katılmış biri ise muhatabımız; “Üzülme, bu hatandan ders al bir daha aynı hatayı yapma. Thomas Edison ampulü icat edene kadar binlerce başarısız deneme yapmıştı. “Yaşadığınız bu kadar başarısızlık size neler hissettirdi?” diye sorulduğunda “Ben başarısız olmadım ki sadece ampulün işlemeyen on bin çeşidini buldum.” demişti. Her hata bizi ne yapmamamız gerektiğini öğretir.” Derinlikli nasihatinde bulunur. Evet, Edison’un cevabı İlham verici bir cevap olabilir ama söylemesi kolay, yapması zor bir iştir.

Kaç kişi bu kadar emek verdikten sonra bütün emekleri boşa çıkınca devam edebilme gücüne sahiptir? Şimdi sizinle birlikte böylesi bir olay karşısında yaygın olarak takınılan tavırları tahlil etmeye çalışalım.

Birinci Yaklaşım Şekli: Yaptıkları hataları hiç kabullenmeyenler. Bu tarz kişilikte olanlar düz yolda düşseler bile suçlayacak insan ararlar etraflarında. Bir başarısızlık yaşadıklarında kendilerinden başka herkesi sorumlu tutarlar. Onların hayatın yenilgilerine karşı her zaman bir mazeretleri vardır. Başlarına gelen başarısızlıklarının hepsi dış etkenler tarafından başlarına gelmiştir.

İkinci Yaklaşım Şekli: Bu gruptakiler yaptıkları hatalardan sonra kendilerine inanılmaz kızan, bunu kızmanın da ötesine taşıyarak kendine hakarete ve eziyete dönüştürenlerdir. Sanki hayatta onlardan başka kimse hiç hata yapmamış da ilk hata yapan kendileriymiş gibi davranırlar. Bu guruptaki kişilik örnekleri ciddi özgüven kaybı yaşarlar. Dünya yıkılmışta altında kalmış gibidirler. Yeni bir deneme yapmaya korkar haldedirler.

Üçüncü Yaklaşım Şekli: Bu gruptakiler için her yaşanan hayat okulunun onlara öğrettiği bir derstir. Yaptıkları her hatadan ders çıkartmaya çalışırlar ve bu derslerle yeni şeyler öğrenerek olgunlaşır ve ilerleme yolunu seçerler.

Dördüncü Yaklaşım Şekli: Bu gruptakiler yaptıkları hataları hiç umursamayanlardır. Hata yaptıklarını görürler ama hiçbir şey olmamış gibi davranırlar. Aynı hataları defalarca yaparlar. Bu durum onları hiç rahatsız etmez. Dünya yansa onların bir çöpleri yanmaz. Hiçbir şeyi umursamazlar.

Beşinci Yaklaşım Şekli: Hata yapmamak için hiçbir şey yapmamayı tercih eden gruptur. Hata yapma korkusuyla karar alamazlar. Harekete geçemezler. Durup bekler, önce başkalarının yaptıklarını görmek isterler. Aşırı temkinli bir tutum içinde oldukları için kimse onların gerçekte ne düşündüklerini bilmez. Hata yapmaktan çok korkar bundan dolayı da hiçbir şey yapmamayı tercih ederler.

Bu yaklaşım şekillerini daha da çeşitlendirebiliriz. Siz kendinizi hangi yaklaşım şekline yakın hissettiniz bilmiyorum ama benim çevremde bu yaklaşım şekillerinin hepsinin karşısına yazacağım onlarca isim var.

Gerek özel hayatımızda gerekse iş hayatımızda hata yapmamak mümkün değildir. Hatasız kul olmaz. Hatasızlık kusursuzluğu gerektir ki inancımızda tek kusursuz “Yoktan var eden, doğmamış, doğrulmamış olan Allah’tır.” İnsan olarak hata yapmamız fıtratımız gereğidir. Hata yapmayan insan zaten hiç yaşamamış demektir.

Hata yapmanın elbette övülecek bir tarafı yok. Küçük ya da büyük olsun her yanlış her hata üzer, kırar, moral bozar, böylesi bir durum karşısında hiçbir şey olmamış gibi davranmak normal bir psikolojinin tepkisi olması mümkün değildir. Önemli olan duygusal tepkilerden sonra hangi davranış şeklini devreye soktuğumuzdur. Doğru olanı bilmekle, doğru olanı yapmak arasında fark vardır. Hepimiz hataların son derece insani olduğunu, hata yapmanın engellenemez olduğunu biliriz; ama hatalara karşı her birimizin tutumu ve davranışı farklıdır. Hayatımızda hatalarımızla baş etme yöntemimiz bizim geleceğimizi belirler.

Bahşedilmiş bir ömrü yaşıyoruz. Yaşadığımız bu ömürde “Üç yanlış bir doğruyu götürmüyor” ama bu ömrün sonunda kazanacağımız da, kaybedeceğimiz de çok şey var. Sizce kaybetmeyi kabul etmemiz mümkün mü? Ömrümüzü kazanmak üzerine planlamalıyız. Hedefimize doğru adım adım ilerlerken, akıbetimizin hayr olması için çalışmalı, bu hayrın kapılarını açacak işler yapmalıyız. (Devamı Haftaya İnşallah…

“Ben başarısız olmadım ki sadece ampulün işlemeyen on bin çeşidini buldum.”