Twitter’ın cinayetteki rolü tartışılıyor

Abone Ol

Sosyal paylaşım sitelerinden Twitter’ın iki çalışanının para karşılığında Suudi Arabistan’a muhalifler hakkında istihbarat sağladığı ortaya çıktı.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın yakın adamlarından ve Cemal Kaşıkçı cinayetinin planlayıcılarından Suud El-Kahtani, muhalifleri tehdit etmiş, takma isimlerle dahi hesap açsalar kimliklerinin bilindiğinden ve devletin Twitter kullanıcılarının kimliklerine ulaşmak için bir takım özel metotlara sahip olduğundan bahsetmişti.

Böylece Suud El-Kahtani’nin bahsetmiş olduğu o özel metotlar da öğrenilmiş oldu.

Twitter’ın eski çalışanlarından Lübnan asıllı Ahmed Ebu Ammu Amerika’da gözaltına alınırken, Suudi Arabistan vatandaşı olan Ali Al Zabara’nın ülkesine döndüğü belirtiliyor.

Casusluk olayının zanlılarıyla bağlantıyı kuran Ahmed el-Mutayri, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’a yakın isimlerden.

Ayrıca Ahmed el-Mutayri’nin Twitter operasyonunu Muhammed bin Selman’ın Özel Kalem Müdürü Bedir el-Asakir ile birlikte yürüttüğü söyleniyor.

Kaşıkçı cinayetinde olduğu gibi Amerika’daki casusluk faaliyetiyle ilgili suçlamalar da Veliaht Prens’e en yakın isimler etrafında dönüyor.

Muhammed bin Selman’ın adamları, Twitter operasyonunda da yine geride bir sürü iz bırakmış ve Bedir el-Asakir’in doğrudan olaya karışması gibi pervasızlıklar yapmış.

Bunun sebebi Suudi Arabistan’ın işlenen suçun ortaya çıkmasından korkmaması.

Çünkü kendisini hukukun üstünde görüyor ve parayla her türlü suçtan aklanabileceğine inanıyor.

Kaşıkçı cinayeti davasının geldiği nokta -maalesef- böyle bir düşünceye kapılmakta çok da haksız olmadıklarını gösteriyor.

Twitter, skandalın ortaya çıkmasının ardından yaptığı açıklamada, “dünyayla ilgili görüşlerini paylaşmak ve iktidarı eleştirmek için Twitter’ı kullanan birçok kişinin karşılaştığı inanılmaz riskleri anladıklarını” söyledikten sonra “Kişilerin gizliliklerini ve yeteneklerini koruyacak araçlarımız var” dedi.

Fakat ünlü sosyal paylaşım sitesinin “gizliliği koruma” konusundaki iddiası ve diktatör rejimlerle ilişkileri ciddi şekilde sorgulanıyor.

Örneğin, İngiliz Metro gazetesinde önceki gün Lucy Middleton imzasıyla yayınlanan haberde, Twitter’ın Dubai’deki ofisinin Suudi Arabistan’daki insan hakları ihlallerini eleştiren “Keşkül” isimli hesabın gazeteci Türki el-Casir tarafından yönetildiğini deşifre ettiği belirtildi.

Suudi Arabistanlı gazeteci kimliğinin ortaya çıkması üzerine 15 Mart’ta gözaltına alınmış ve cezaevinde işkence altında can vermişti.

Twitter’ın Dubai ofisinin Türki el-Casir’in işkenceyle katledilmesindeki rolü tartışılırken, Arap gazeteciler ve aktivistler, ünlü sosyal paylaşım sitesine Ortadoğu’daki ofisini Birleşik Arap Emirlikleri’nden başka bir ülkeye taşıma çağrısında bulunuyor.

Dubai’deki ofisini Tunus gibi Arap Baharı’na, halkın özgür iradesine ve demokrasiye saygılı bir ülkeye taşımadan Twitter’ın kullanıcıların gizliliklerini koruyacağına dair verdiği taahhüdün hiçbir anlamı yok.

Çünkü Arap sokağında Twitter’ın Dubai’deki ofisinin BAE istihbaratına kullanıcıların kimlikleri ve platform üzerinden yaptıkları özel yazışmalar hakkında bilgi sağladığına inanılıyor.