Türkler’e saldıracaklardı, kendilerine musallat oldu!
Donald G. Tannenboun ve David Schultz’un yazdığı Siyasi Düşünce Tarihi kitabında M. Luther’in Almanya’da Witteberg üniversitesinde profesör olarak görev yaptığı yazılır. Üniversitenin adının anlamı ise dikkate değerdir. Bu üniversite Saksonyalı Frederick tarafından esas olarak Türklere karşı toplu bir savaş anlamı taşımakta ve kilisenin topladığı fonlarla kurulmuştur.
Luther, sonradan bu paranın savaş için kullanılmamasından rahatsız olmuş olacak ki 1524 senesinde de Protestanlık mezhebinin kurulduğunu ilan ettikten dört yıl sonra Batı medeniyetini İslam’ın yayılmasından korumak için Türklere karşı savaşmanın her Hıristiyan’ın üzerine vazife olduğunu bildiren bir eser (Türkler’e Karşı Savaş) yazmıştır.
Luther’in Protestan devrimindeki önemi ve Hristiyanlığa bakış açısından ziyade aslında onun hesap edemediği şey Batı dünyasını böleceği gerçeğidir.
İan Persley’in Katolik kilisesini şeytan gören ve Amerika’da köktendinciliğin kaynağı olarak ortaya çıkan Amerikan Protestanlığı ve onun bir kolu olan Evanjelistler artık günümüzde ve gelecekte sorun olabilecek politikaların temelini atmaktadır. Siyonist İsrail’in desteklenmesinden Arapların lanetlenmesine kadar bir dizi görüşü paylaşan bu mezhebin dünyada şu an diğer Hristiyan ülkelere olan bakış açısı da sorunlu bir vaziyette.
Amerikan yönetiminde artık uzun zamandır etkin olduğunu gösteren Evanjelistler İsrail’in dışında kendi gibi inanmayan dünyanın diğer ülkelerine de olumsuz bakış açısını göstermekte ve bunu açıkça ‘Ya yanımda hizmet edersiniz ya da karşımdasınız’ söylemi ile göstermektedir.
Türkler’e karşı saldırmak için toplanan paranın okul yapımında kullanılması ve bu okulda görev yapan bir profesörün Türkler’le savaşmalıyız diye kitap yazması, aslen Batı dünyasını bölen köktenci bir mezhebin Ortodoksluğun içinde oluşmasına zemin hazırlaması da kaderin bir cilvesi olsa gerek!
Amaçları başkaydı; Türklere saldıracaklardı, kendilerine musallat oldu.