En iyi savunma saldırıdır. Bu sözün kime ait olduğu hususunda çeşitli görüşler olsa da Türk futbolunda bu sözü kendine şiar bellemiş bir isim var : Şenol Güneş. Özellikle 95-96 şampiyonluğunu sırf bu yüzden Fenerbahçe’ye kaybeden kurt teknik adam yıllar yılı bu felsefeden bir adım geri atmadı. Ta ki tarihler 14 Ekim 2019’u gösterene kadar…
Yer Fransa. Türkiye, sınırları dışında Suriye’de terörün başını ezerken bütün Avrupa, Hristiyan birliğini kurarcasına karşımızda saf tutmuş vaziyette. Öyle ki maç öncesinde maçtan çok konuşulan olay Türkiye’nin kendi topraklarını korumak için Suriye’ye girmiş olması. Hazımsızlık maçtan çok önce başladı Fransa için.
Oyuna harika bir planla başlayan A Milli Takımımız Fransa karşısında, savunma nasıl yapılır’ın dersini verdi adeta. Girişte söylediğim sözü hayat felsefesi haline getiren Şenol Güneş, Fransa karşısında oynattığı oyunla Merih ve Çağlar’ı ön plana çıkararak Fransa hücumlarını bertaraf etti.
Savunma ağırlıklı oynamak her zaman için daha zordur. Türkiye bir plan üzerine oynadığında ne kadar iyi işleyen çarkları olduğunu bir kez daha gösterdi. Mert Günok’tan başlayarak Burak Yılmaz’a kadar mücadele eden her oyuncumuzu yürekten tebrik ediyoruz. Bu futbol bize Euro 2020’nin kapılarını açarken son Dünya Şampiyonu Fransa’yı içerde yenip deplasmanda berabere kaldığımızın da altını çizelim.
Kompakt oyun ve oyuncuların üst düzey uyumu sayesinde Türkiye bir kez daha Avrupa’ya şu dersi vermiş oldu: Türk Koridoru’nun sınırı yoktur. Türkler geldiğinde rahat biter, hazır ol’a geçilir. Ay-Yıldız Savaşçıları futbolla bile olsa Avrupa’ya bir kez daha bu korkuyu derinden yaşattı.
Şu an Paris’te, Brüksel’de ve Münih’in tam göbeğinde, “Türkler yine geldi” üzüntüsünün yaşandığını kim inkar edebilir?