Türkiye’ye karşı topyekun savaş

Abone Ol

Arap medyası son Türkiye seçimlerini uygunsuz bir üslupla verdi. Bundan daha kö- tüsü, birçok Arap köşe yazarı- nın Türkiye seçimlerini gerçeğe aykırı şekilde vermesiydi. Bu kadarla da bitmiyor. Özellikle Arap Baharı’ndaki fetret dö- neminden bu yana Türkiye’yi hiç olmadığı şekillerde takdim ettiler. Birçok Arap medyası Türkiye’yi, bölgeyi parçalamaya gelmiş bir düşman gibi gös- terdiler. Bu süreçte Türkiye’nin en yakın komşularına bile hitap edecek medya araçlarına rastlayamadık.

Türkiye Arapça yayın yapan bir kanal açtı elbette. Türkiye’de olup biteni ve burada Türkçe yazılanları Arapça sunan bu kanal Arap dünyası için yeterli değil. 2010 yılında da söylemiştim: Birçok Fransız, Alman, Rus ve BBC gibi Arap toplumlarına yönelik yayın yapan ve kendi izleyici kitlesini oluş- turmuş kanallar var. O zaman da söylemiştim. Daha baştan kanalın adı Arapça açısından çok uygun değil. Programla- rın büyük kısmı Arap izleyici gözetilerek hazırlanmış değil. Ama bizi duyan olmadı. Yak- laşık beş yıldır dönüp dönüp

bu hususu yazıyorum, Türkiyeli kardeşlerime söylüyorum.

Ben Arap araştırmacıyı kınayamıyorum. Çünkü Türkçe bilmiyor. Mecburen Avrupa ve Amerika’daki basın ve araştırma kurumlarına mah- kum oluyor. Bu kuruluşların tamamı da Türkiye’ye düşman gözüyle bakıyor. Böylece, Türkiye gerçeğini bilmeyen Arap yazarlar, onların bölgeye yönelik yanlış politikalarına ortak oluyor.

Arap medyasının meşhur simalarından Gassan bin Cedw mesela. Bu adam, yalan haberleri Türkiye’ye karşı düşmanca yayan “Meyadin” kanalının müdürü şu anda. Medya hayatına Lübnan’da bir grup istasyonunda başlamıştı. Sonra İran medyasıyla çalıştı. Ardından Beyrut’ta el-Cezire kanalında göründü. Yıldızı, 2006 yılında Temmuz savaşına medya karartması uygulayan saptırıcı yayınları sırasında parladı. Neredeyse bütün bir Arap toplumunu al- datmayı başardı. İsrail’e karşı zafer kazanıldığına inandırdı. Böylece el-Cezire kanalını ve bütün imkânlarını eline geçir- miş oldu. Temmuz savaşını adeta bir mucize ve parlak bir

zafer gibi sundu. Bu olaylar esnasında, defalarca milliyetçi savaşlara girmiş olan milli- yetçi Lübnan Hizbullah’ını, Ortadoğu’nun direniş komuta- nı gibi sunmayı başardı. Keza İran’ı doğudaki bütün direniş hareketlerinin en büyük destekçisi olarak takdim etti. İşte saptırıcı medyanın hikâyesi bu şekilde başladı…

Daha sonra Gassan bin Cedw, Beşşar Esed’in yanında yer aldı. Suriye devrimi karşıtı özel celselere iştirak etti. Şimdi bu adam, Arap toplu- munu Türkiye’den uzaklaştırma misyonuyla çalışacak bir Türkiye kanalı kurmayı istiyor. Arap aklının İran’a yönelme- sini hedefliyor. Arap toplu- muyla iletişim kurabilmek için kanal açıp milyonlarca lira harcayan Türkiye, kadrosu ve programlarıyla Arap toplumu- nu Türkiye’den uzaklaştırma durumunda kalmasın sakın! Bu uzun ve detaylı yazmayı gerektiren bir konu…

Gassan bin Cedw tecrübesi, düşmanları tarafından Türkiye aleyhine yürütülen savaşın bir parçasıdır. Bugün ve yarın ya- pılması gereken; Arap toplu- munu gözeten, Arap ülkelerini iyi bilen, medya araştırmaları

kurabilecek Arap simaların belirlenmesidir. Bu girişim, ismi Anadolu olabilecek büyük bir medya kuruluşunun kurulmasına da yol açacaktır.

TRT Arapça kanalı yayına başladıktan yıllar sonra, bu kanalı seçkin medyacı Turan Kışlakçı yönetmeye başladı.

Anadolu Ajansı’nda başarılı çalışmalar ortaya koyarak AA’nın bütün Araplarca tanınan biricik bir kurum olmasını sağlayan bu zatı biz Araplar kendimize çok yakın görüyoruz. Rica ediyorum, yakından tanıdığım bu zatın görüş ve önerilerini iyi değerlendirin. Münasip Arap gazetecilerle kendisini destekleyin. Biz, Türkiye’yi Arap dostlarınızdan uzaklaştırma amacı güden bir savaşın tam ortasındayız ve zaman hızla geçiyor…

Çeviri: Fethi Güngör