TÜRKİYE’NİN NÜKLEER ENERJİ SERÜVENİ

Abone Ol

Siyasal uzmanlık ve bilimsel uzmanlık olarak iki açıdan ele alınan nükleer enerji konusu Türkiye’de 1950’nin başlarında ortaya çıkmış fakat resmi olarak 1956 da başlamış. Türkiye’nin yarım asırlık tuhaf nükleer enerji serüveninin nasıl başladığına girmeden önce uzmanların üzerine basarak,özellikle yaptıkları bir ayrımı hatırlatmakta fayda var. Uzmanlar, “Nükleer konusu bir teknolojidir ve enerji bu nükleer teknolojinin dallarından sadece biridir” diyor.

Nükleer teknolojinin ilk akla gelen faydası elektrik üretimi. Askeri amaçlı denizaltılar, uçak gemileri, uzay araştırmaları, haberleşme uyduları, yeni nesil iletişim teknolojileri, silahlar, tıp, eğitim ve daha onlarca alanda nükleer teknolojiden faydalanılıyor. Nükleer santraller elektrik üretiminin ötesinde ülkelerin nükleer teknolojiye ilk adımları olarak kabul ediliyor.

TÜRKİYE’NİN TUHAF NÜKLEER ENERJİ TARİHİ

Nükleer Enerji 1950 den beri Türkiye’nin gündeminde olmuş. Defalarca ihale iptal edilmesi, ertelenmesi, ilgili kurumların kapatılması, anlaşmaların iptal edilmesi gibi birçok badire yaşanmış.

Hükümetler arası Anlaşma modeli ile 2010 yılında Rusya Federasyonu ile imzalanan anlaşmayla, saha zemin-etüt çalışmaları yapıldı. Bu çalışmanın bitmesinin ardından bu gün ilk santralin temelleri atıldı.

DÜNYADA NÜKLEER ENERJİ

‘World Energy Outlook, IEA 2012’ raporuna göre, dünya elektrik ihtiyacının 2010 ile 2035 yıllarındayüzde 70 artacağı öngörülmektedir. OECD üyesi olmayan ülkelerde toplam elektrik talebinde artış yüzde 80’lere (yüzde 38 Çin ve yüzde13 Hindistan) ulaşacaktır. 2035 yılında nükleer kaynaklı elektrik üretiminde kurulu güç olarak yüzde 58 oranında artış olacağı öngörülen raporda, dünyada şu anda aktif olarak 510 adet reaktör ve 251 adet nükleer santralin sivil amaçlar için enerji ürettiği belirtiliyor. Askeri ve sivil deneyler, araştırma, gemi, denizaltı, yakın uzay istasyonları, uzak uzay araştırmaları, uydu teknolojileri ve sağlık hizmetleri içinse ayrıca 400’ün üzerinde nükleer araştırma tesisleri ve reaktörleri çalışmaktadır.

NÜKLEER SANTRAL VE TARIM

Nükleer santrallerin tarıma etkisiyle ilgili olarak, en fazla nükleer güç santraline sahip olan ABD’nin, 42,8 milyar dolarla dünyada en fazla tarımsal ürün ihracatı yapan ülke olduğu bilinmektedir. Yine, elektrik üretiminde nükleer enerjinin payı en fazla olan (Yüzde 75) Fransa da, en fazla tarımsal ürün ihracatı yapan 2. ülkedir. Dünyada en fazla tarımsal ürün ihracatı yapan ülkelerin yer aldığı tabloda  görüldüğü üzere dünyada bulunan nükleer reaktörlerin yarısından fazlası en fazla tarımsal üretim yapan ülkelerdedir.

AKKUYU NE KAZANDIRACAK?

2023 yılına kadar Akkuyu ve Sinop Nükleer Santralleri’nin işletmeye alınması durumunda, o zamanki kurulu gücümüzün yüzde 10’unu nükleer santraller oluşturacaktır. Akkuyu ve Sinop Nükleer Santralleri bugün devreye alınmış olsaydı, şu anda Türkiye’nin elektrik tüketimimin yüzde 33’ü nükleer santrallerden karşılanıyor olacaktı.Şu anda Akkuyu ve Sinop devreye alınmış olsaydı nükleer santraller sayesinde 16 milyar metreküp doğalgazithal etmekten ve dolayısıyla doğalgaza verilen 7.2 milyar dolar para yurt dışına ödenmemiş olacaktı.

 

EREM ŞENTÜRK İSTANBU