Türkiye ve Rusya’nın girişimleri sonucu Libya’da sağlanan sözlü ateşkesin yazılı ve kalıcı hale getirilmesi için Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Başkanı Fayiz es-Serrac ile darbeci Hafter’in katılımıyla önceki gün Moskova’da yapılan dolaylı görüşmelerden çıkan nihai metin UMH tarafından aynı gün imzalandı.
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Fransa tarafından desteklenen Hafter başkanlığındaki heyet ise anlaşma metnini imzalamak için ertesi gün sabaha kadar süre istedi ve daha sonra anlaşmayı imzalamadan Moskova’dan ayrıldı.
Hafter’in süre istemesi doğal olarak “Kendi başına karar veremiyor” yorumlarına yol açtı.
Libya’da çatışmaların ve akan kanın durması için ateşkes sağlanması sevindirici.
Fakat ortada hâlâ birçok soru işareti var.
Çünkü muhterisliğiyle bilinen emekli generalin mutlak bir yenilgi almadan ya da destekçileri tarafından tamamen yüzüstü bırakılmadan pes etmesi, Hafter’e yatırım yapan ülkelerin Libya üzerindeki planlarından vazgeçmesi beklenmiyor.
Kafaları karıştıran bir diğer faktör de ateşkes çabalarının göbeğinde Rusya’nın olması.
Türkiye ve Rusya’nın İdlib’de ateşkes için anlaştığı birçok kez ilan edilmesine rağmen rejim güçleri anlaşmayı sürekli ihlal etti.
İdlib’de bugün gelinen nokta ortada.
Açıkça ifade etmek gerekirse, Rusya ikili oynuyor.
Hafter’in ateşkes anlaşmasını imzalamadan Moskova’dan ayrılması üzerine emekli generale destek veren diğer ülkelerin kendisi üzerinde Rusya’dan daha etkili olduğu öne sürülüyor.
Fakat bu doğru değil.
Suudi Arabistan, BAE ve Mısır’la dirsek temasını sürdüren Rusya’nın Hafter üzerindeki etkisi onu ateşkes anlaşmasını imzalamaya zorlayabilecek nitelikte.
Sorun Moskova’nın bunu yaparak Hafter kartını kaybetmek istememesinden kaynaklanıyor.
UMH Başkanı Fayiz es-Serrac, Rusya’da Hafter’le doğrudan görüşmeyi ve aynı masaya oturmayı reddetti.
Savaş suçlusu olarak yargılanması gereken emekli generale meşruiyet ve dokunulmazlık kazandırılmamalı.
Trablus’taki Kara Harp Okulu’na düzenlenen hava saldırısında ölen öğrencilerin kanları henüz kurumadı.
Hafter ve destekçilerinin amacı Berlin Konferansı’ndan önce emekli generale bağlı güçlerin işgal ettiği bölgelerden çekilmesini engellemek ve kendisine Libya’nın geleceğinde önemli bir rol kazandırmak.
Bunu başarırlarsa meşru figür haline gelecek Hafter’in gerekirse ileride darbeyle yönetime el koyabileceğine inanıyorlar.
Ankara’nın iki önemli mutabakat imzaladığı UMH, Libya’nın meşru hükümeti ve uluslararası toplum tarafından tanınıyor.
Türkiye’nin Libya’ya asker göndermesinin yolunu açan işbirliği mutabakatı TBMM’de de kabul edildikten sonra Rusya’nın araya girip Hafter’e koruma kalkanı oluşturmasına izin verilmemeli.
Şu an Ankara’nın kararlılığının test edildiğini söylemek yanlış olmaz.
Fayiz es-Serrac başkanlığındaki Trablus hükümetinin ateşkes girişimlerine uzlaşmacı ve yapıcı bir şekilde yaklaştığı, Hafter’in ise sicilinin bozuk ve ihanet dolu olduğu doğru.
Fakat bunun meşru hükümeti darbeden korumak için yeterli olmadığı kesin.
Türkiye kararlılığını bir an önce sahada açıkça göstermezse ve Hafter’e hak ettiği dersi vermezse korkarım ki UMH’yi devirmek isteyenlerin cüreti ve pervasızlığı daha da artacak.