28 Şubat darbesinin üzerinden 23 yıl geçti, darbecilerden ve darbe severlerden hiç pişman olanına rastladınız mı? Rastlayamazsınız çünkü aynı şer odakları başka maskeler altında devlete ve millete düşman olmaya devam ediyorlar. Bu milletin düşmanları azınlık olmalarına karşılık güçlüler ve toplumu tahrik etme yeteneğini ellerinde hala bulunduruyorlar. Bu azınlıklar yalnız değiller şer odaklarının destek ve himayeleri onları cesaretlendiriyor.
Yıl dönümleri ibret alanlar için önemlidir. Yaşı müsait olanlar, başlarını iki ellerinin arasına alarak o günleri hatırlasınlar ve bugünle mukayese etsinler. İnanın tablo çok az değişti. O günkü hainlerin birçoğu hala köşelerinden yaylım ateşini sürdürüyorlar.
Peki, kimdi o gün Türkiye’nin düşmanları? Peygamber ocağını ele geçirmiş bir grup siyasileşmiş askeri bürokrat. Medyada köşe tutmuş komünistlikten Kemalizm’e terfi yapmış kalemşorlar. Onların komünizmleri de Kemalizmleri de yalandır. Yine nevzuhur sivil toplum örgütü görünümlü dayatmacı yobazlar. Akademik özgürlükleri savunmak yerine üniversiteleri kışlaya çeviren yöneticiler. Generallere selam duran, brifinglere katılan yargı. Bir de unuttuğumuz için sonra başımıza bela olan FETÖ ve benzerleri. Diğerlerinin toplum ve değerlere düşmanlığını yadırgamadık. Ama cemaat görünümü altında yapılan dine düşmanlığı anlamakta zorlandık. Ancak 15 Temmuz’u yaşayınca hainin solcusu, sağcısı, dinlisi, dinsizi olmaz anladık ama geç kaldık.
28 Şubat zihniyeti epeyce güç kaybına uğrasa da hala toplumla barışık olmayan, onu dar emellerine alet etmek için fırsat kollayan gafillerin mevcudiyetini unutmayalım. Sakat ideolojileriyle toplum mühendisliğine soyunan bu hastalıklı güruh şimdi kılıf değiştirdi münferit olayları abartarak toplumun moralini bozmaya çalışıyorlar. Kendi topluma düşman olmak gerçekten zor bir zanaat. 1000 yıldır bu topraklarda birlikte yaşayan sevinçte ve tasada ortak milletin içinden çıkıp ona ihanet etmek için hangi fikir ikliminden besleniyorlar? Gafleti de, delaleti de ihaneti de affetmek mümkün değil.
Türk milletinin merhamet damarı bazen başına bela oluyor. Unutarak affetmeyi çok seviyor milletimiz. Hâlbuki affetmek güzel bir haslet ama unutmamak şartıyla. 28 Şubat darbesini yeterince gelecek nesillere aktaracak roman, hikâye, film, tiyatro, eseri verildiğini düşünmüyorum. Her büyük olaydan sonra olduğu gibi 28 Şubat’tan sonra da şöyle bir celallendik sonra unuttuk.
Artık internet her türlü bilgiye ulaşmayı kolay kıldı, şöyle bir saatinizi ayırıp “28 Şubat Darbesi” diye arama yaparsanız göreceksiniz ki o dönemin şer odakları bu topluma ayar çekmeye çalışıyor. En çok kalan kesimin medyada köşe tutanlar olduğuna şahit olacaksınız sakın şaşırmayın.
Aradan 23 yıl geçince yeni bir nesil ortaya çıktı, onlar için 28 Şubat eskilerin masalları olabilir. Gençler interneti daha iyi kullanıyorlar. Onlara bir tavsiyem var: ülkemizin yakın tarihini öğrenmek için sanal âlemde muhakkak bir gezintiye çıkın. Babalarınızın, annelerinizin yaşadığı acı gerçekleri göreceksiniz.