Putin, İstanbul’da yapılan barış müzakereleri için Erdoğan’a teşekkür etti. Ukrayna tarafı da bu müzakerelere ilaveten liderler düzeyinde bir görüşmenin olması gerektiği yönünde açıklamalarda bulundu.
İstanbul’daki müzakerelerde Donbas ve Kırım konularında bir uzlaşma sağlandığı görülüyor. Önümüzdeki günlerdeki görüşmelerde ise Ukrayna-NATO ilişkilerine odaklanılacak. İlk olarak Ukrayna’nın yapmış olduğu tekliflere Rusya tarafından yazılı bir dönüş yapılması bekleniyor.
Savaş boyunca Rusya’ya yapılan yaptırımlar Rusların belini bükmüş durumda, ama aynı zamanda Batılı ülkelere de bunun bir bedeli oldu, dünyaya etkileri de artık can yakmaya başladı. Ukrayna Dışişleri Bakanı’nın Batılı ülkelerde yeni yaptırımlara karşı bir isteksizliğinin meydana geldiğini açıklaması da aslında bununla ilişkilidir.
Rusya ise kendisine Batı dışında nefes alabilecek çıkış yolları aramaya devam ediyor. Geçtiğimiz hafta yapılan Rus-Hint Dışişleri Bakanları görüşmesinde tarafların kendi ülke para birimleri üzerinden bir ticaret yolu bulma ihtimalleri değerlendirildi. Bu ve benzeri görüşmeler Rusya tarafından sürdürülürken savaş dışındaki üçüncü ülkelerde gelecekteki muhtemel Batı ittifakının kendilerini de bu şekilde köşeye sıkıştırma ihtimaline karşı Rusya’ya yeşil ışık yakıyorlar.
Bugün savaş şartları taraflar açısından her geçen gün daha da zor bir hal alıyor. Dünya için Ukrayna Savaşı artık büyük bir handikap oluşturuyor. Putin sayesinde savaş Batılı ülkelerde bir bütünleşmeye neden olmuş olsa da durum artık katlanılmaz maliyet aşamasına gelindiğini de bize gösteriyor.
Türkiye’nin Rusya’ya yapılan yaptırımlara katılmamasının Batı’yı rahatsız etmemesi tam da bununla ilişkilidir. Türkiye, pozisyonu itibariyle uluslararası topluma nefes alma imkânı tanıyor. Ukrayna’nın önerdiği garantör ülkeler içerisinde her şekilde Türkiye’nin ismi geçmeye devam ediyor.
Ukrayna NATO arzusundan bugün vazgeçmiş gözükse de AB üyeliği talebinde ısrarcı görünüyor. Diğer taraftan kendisine bir güvenlik garantisi verilmesini istiyor. Bu haklı talebin karşılanması NATO’nun da olası savaşa girme ihtimalini içermesi dolayısıyla ayrıca risk taşıyor, Batılı ülkeler bu açıdan söz konusu talebe mesafeli duruyor.
Müzakerelerin sürmesi, taraflardan olumlu mesajların gelmesi uluslararası topluma bir su sermiş olsa da savaşın Rus topraklarına bile sirayet etmesi, Rusya’daki yakıt deposunun Ukrayna helikopteri tarafından bombalanması savaşın genişleme ihtimalinin sinyallerini veriyor.
Bugün hem Antalya hem de İstanbul’daki görüşmelerden dolayı dünya kamuoyunda Türkiye’ye övgüler yağıyor. Rusya ve Ukrayna’nın aynı anda saygınlığını kazanan nadir ülkelerden birisinin Türkiye olduğu ile ilgili manşetler atılıyor. Türkiye ise bu pohpohlamanın bir zorunluluktan meydana geldiğini unutmadan kalıcı barışa desteğini sürdürerek gerekli kazanımları elde etmeyi başarabilmelidir.