“Türkiye’de ne olduğunu anlatmamı ister misiniz?” diyen Suriyelinin anlattıkları

Abone Ol

Fahad Anadalusi 42 yaşında Suriyeli bir Fizik Mühendisi. İnsansız araçlarda “Karar Algoritması” üzerine çalışıyor. Nedir bu diye sorduğumda robot sistemlerde oto kontrol ve acil durum senaryoları yani, bir insansız hava aracı, bir fabrikada imalat robotu yahut insansız otomobil beklenmeyen acil durumlarda kendi başına karar vermek zorunda kalınca devreye bir sistem diye açıklıyor. Bir tür yapay zeka yani.

Fahad Andalusi Kanada’ya iltica etmiş. Son zamanlarda Kanada’yı tercih ettiğine pişman ve Türkiye’ye gelmenin bir yolunu arıyor. Arkadaşın, arkadaşının arkadaşı bağıyla Fahad’la yollarımız kesişti.

“Çok pişmanım Kanada tercihimden” dedikten sonra niye pişmansın diye soracaktım ki; niye en başında Türkiye’ye gelmedin diye sordum. Fahad’ın öyle bir cevap verdi ki; söylediklerini olduğu gibi yazıyorum.

“Türkiye’ye gelmek! Savaştan önce bile en büyük hayalim Türkiye’de çalışmaktı. Fakat şimdi Türkiye’nin durumu başka? O kadar çok içine kapandı ki Türkiye. Savaşla boğuşan Suriyeliler bile sizin kadar karamsar değil. Eskiden olsaydı belki ama şimdi ki Türkiye’de beni fark edecek, ihtiyacım olan imkanları bana sağlayacak bir Türkiye kalmadı. Dikkatinizi bana vermeniz imkansız. Siz mesela Ortadoğu’da ki ülkelere komşu diyorsunuz, kendiniz gibi bir devlet zannediyorsunuz. Gerçeklerle ilgilenemiyorsunuz. Halbuki, Suriye mesela hiç bir zaman devlet değildi. Nusayri bir azınlığa rehin verilmiş Müslüman bir halkız biz. Buna isyan eden bir savaş başladığında hem sosyal hem de siyasal anlamda ideal örnek olarak Suud’u mu görüyorduk sanıyorsunuz? Ya da Amerika’yı mı? Hayır! Türkiye gibi bir ülke olmak istiyorduk. Savaştan önce Türkiye Beşşar’ı ikna etmeye çalıştığında bizler dua ediyorduk ama yaşlılarımız Baas’ın ikna olmayacağını biliyorlardı. Bizler onları karamsar olmakla suçladık bir umut ikna olmasını bekliyorduk. Olmadı. İhtiyarlar haklı çıktı. Ama herkes Türkiye konsun da haklı çıkmıştı. Bizim iyiliğimiz isteyen tarihten gelen kardeş ülkeydi Türkiye. Bunu Suriye’nin delileri bile biliyor. Savaş başladı Türkiye yine yanımızdaydı. Bu anlattıkları mı Yemem’de de duyabilirsiniz. Ürdün’de de. Sonra ne oldu? Kafir, döndü İran’a dedi ki; “Türkiye başımızın belası. Senden ambargoyu kaldırıyoruz. Türkiye’nin yürüdüğü yolu kes.” PKK, İran, ve o Amerikalı tarikat( Paralele yapılanmayı kastediyor) Türkiye’nin elini dünyadan çekebilmek için içeride yaralar açmaya başladı. Sizde yaralar açıldıkça elinizi Müslümanların acıyan yerinden çekip kendi acılarınızın üzerine koydunuz. Öyle bir hale geldiniz ki tam da münafıkların istediği gibi oldunuz. Bence gözünüzü açın. Bir Suriyeli ülkesine çalışırsa sadece Suriye’ye çalışır. Bir Türkiyeli Türkiye’ye çalışırsa bundan bütün ümmet faydalanır. Bu sizin bereketiniz. Bereketinizi bozmayın”