Türkiye’de muhafazakârların bir bütün olamamasının sebebi ne?

Abone Ol

Muhafazakâr kesimlerin bir bütün olamamasına birçok neden bulabilmenin yanında dindar-muhafazakâr kesimlerin tüketim kültürüne bakış açılarında yaşanan farklılıklar bir bütün olamamanın başlıca sebepleri arasında sayılabilir. ‘Müslümanların modern dünyada konumlanma talebi’ her ülkede farklı olduğu gibi bir ülke içinde yaşayan dindar-muhafazakâr kesimlerce de farklı algılanmakta ve bu durum bazen ayrışmayı beraberinde getirmektedir.

Ayrışmanın en önemli sebebi mezhepsel farklılıklar olarak ortada dursa da bu durumun artık yeni yetişen nesillerde pek de öyle olmadığı görülüyor. Modernleşme-sekülerleşme bağlamında özellikle kapitalizme bakış açısı dindar-muhafazakâr gençlerde belirgin bir şekilde farklıklar arz ettiği görülüyor desek yanlış olmaz.

Doç. Dr. Abdullah Özbolat’ın ‘Dindar Orta Sınıfta Tüketim Kültürü: Bir Dönüşümün Hikayesi’[1] adlı sempozyum bildirisinde dindar sınıfın tüketim kültürüne yönelik üç farklı bakış açısını nitel bir çalışma ile ortaya koyması yeni yetişen dindar-muhafazakâr nesillerde olan bakış açılarına da ışık tutacak türden. Tüketim kültürüne karşı dindar kesimin tepkisel, mesafeli ve meşrulaştırıcı olmak üzere farklı şekilde olan üç ayrı yaklaşımı şu an yeni yetişen nesillerde de gözlemleniyor diyebiliriz.

Muhafazakâr-dindar kesimin bir kısmı modernite ve kapitalizm bağlamına karşı tepkili iken ve bu durumun dini değerlerin içini boşalttığını düşünürken, mesafeli kesimlerin biraz çelişki veya ikilemde kalma halini yaşadığını görüyoruz. Modernite bağlamında tüketimi meşrulaştırıcı açıya sahip olan muhafazakâr-dindar sınıfın bakış açısı ise dini değerlerle kapitalizm ve modernitenin çatışmadığı bu dönemde Müslümanların dünya üzerinde hak ettiği yeri her şekilde alması gerektiği yönde olduğu görülüyor.

Üç farklı bakış açısına sahip olan muhafazakâr kesimlerin şu an yetiştirdiği gençlerde bu farklı açılardan dolayı birbirlerini yaşam tarzları açsından yargılayabilmenin yanında modern-gerici dindarlık kavramlarına da kendi pencereleri açısından baktıkları açıkça görülüyor. Tabii bu bakış açısı sosyal hayattan başlayarak siyasal kültürü ve siyasal tercihleri de etkilediği gibi ülke yönetiminde de farklı siyasal partilerin ortaya çıkmasına neden de oluyor diyebiliriz.

Hangi bakış açısının doğru olup olmadığını ele almaktan ziyade yaşanan farklılaşmanın bir bütün olabilmenin önüne geçebilmesine izin verip vermemenin üzerinde tartışmak daha doğru olsa gerek. Bunu yapabilen nesillere ihtiyaç olmakla beraber biraz daha ileri giderek seküler-muhafazakâr gençlerin de yeri geldiğinde bir bütün olabilmelerini ve bunu nasıl sağlanabileceğinin üzerinde de düşünmeliyiz.

[1] Özbolat, Abdullah., (2016). Dindar Orta Sınıfın Tüketim Kültürü. Bir Dönüşümün Hikayesi, Toplumsal Değişim Sempozyumu, 25-27 Mart, İstanbul: s, 17-30.