Türkiye’de Esed taraftarı var mı?
Bu soru önemli. Çünkü son haftalarda tüm dezenformasyon ve manipülasyon bu marjinal kesim tarafından üretilmekte.
Soruyu açarak soralım. Halkına varil bombalarıyla saldıran, 750 bin Sünni-Müslüman’ı katleden, insanları çivili preslerle ezen, tecavüzü işkence metodu olarak kullanan, kadınlara en aşağılık muameleyi yapan, halkının yarısını göçe zorlayan, devletini Rusya ve İran’ın vesayetine ihale ederek ülkesini satan aşağılık Beşşar Esed’i Türkiye’de hâlâ destekleyenler var mı?
Evet, hem de az sayılmayacak kadar çoklar!
Ne yazık ki ortaya saçılan toplu mezarlar ve işkence odalarına rağmen at gözlüğüyle ve ideolojik körlükle olayları değerlendirenler var. Evet, insanlık ve ahlak dışı bir yaklaşım bu.
Peki, bu insanlarla Esed arasında oluşan bağın temelinde ne var? Hangi açıdan aidiyet hissediyorlar?
Türkiye ile Suriye’nin tarihi, kendi mecrasında farklı olsa da toplumsal kimlik bakımından benzerlikler gösterir.
Kemal Kılıçdaroğlu döneminde CHP’yi esir alan mezhepçi Alevi kitle, Esed’i kendi ailelerinden görmekte. Bununla birlikte solcuların bir kısmı da ideolojik saiklerle Esed ile yakınlık hissetmekte.
Öyle ki Esed’in kaçışı en çok da onları şoke etti ve yüzüstü bıraktı. Şok ve yas hâli devam etmekte. O yüzden yeni konjonktüre uyum sağlamakta zorlanıyorlar.
Bu kesim ve buna eklemlenen “Türkçü” adı altında “Tengrici ve ırkçı yapı” olan Zafer Partililer de yine ekmeği elinden alınmış mağdur durumundalar.
Bu kesimlerin tamamı Türkiye’de 20 yıldır iktidar olan dindar-Sünni kesimden kurtulmanın çarelerini arıyorlardı.
Atatürk’ün CHP’sine göre ideal vatandaşlık kimliği; Türk-Sünni ve seküler iken Kılıçdaroğlu ile birlikte CHP’nin ideal vatandaşlık kimlik tanımı; Alevi-laik ve seküler şeklinde değişti-dönüştü.
CHP’de böyle bir dönüşüm yaşanırken bir de Türklüğü İslam’dan ari göstermeye çalışan Tengricilerin türemesiyle birlikte Türkiye’de marjinal söylemler arttı.
Bu yönde bir değişim yaşanırken 2011 yılında başlayan Suriye muhalefetinin taraftarları olan Sünni Arap ve Türkmenlerin Türkiye’ye sığınmaya başlaması, bu kesimlerin artan Sünni-dindar nüfus kitlesinden rahatsız olmalarına neden oldu.
Dertleri kesinlikle “mezhep ve dindarlık” ile idi.
Sığınmacılar üzerinden sürekli yalan haber yayan kesimlerin Suriye’de rejim devrildikten sonraki çıkışları her şeyi açıklıyor. Ne dediler: “Suriye’de azınlık olan Alevilerin zulüm görmesi ihtimaline karşın Türkiye’ye sığınmalarının yolu açılsın.” Şu soruyu sormak hakkımız olsa gerek; hani siz ülkemizde Arap istemiyordunuz? Dertleri sadece ve sadece ideolojik ve mezhepsel mücadele. “Sünni olmasın ama Alevi mutlaka gelmeli(!)”
Oysa bu topraklarda Sünni Müslümanlar hiçbir zaman azınlıkların dinini yaşamalarına engel olmamış ve onları asimile etmeye çalışmamıştır.
AK Parti döneminde açılan cemevlerinin sayısı öncesine kıyasla çok öndedir.
Türkiye’nin etkisindeki Yeni Suriye de rövanşist davranmayacak ve Sünniler, kendilerine yapılanları Nusayri-Şii ve Alevilere yapmayacaklardır.
CHP’NİN SURİYE POLİTİKASI TÜRKİYE’Yİ BÖLMEYE GÖTÜRECEKTİ
Şu okumayı yapmak önemli.
Türkiye’de “Suriyeli” karşıtı CHP ve diğerlerinin politikaları uygulansaydı ne olurdu?
Diyelim ki CHP iktidar olsaydı, bu sorunlu konjonktürde ne yapardı, sonuç ne olurdu?
2011’de Suriye’de başlayan iç çatışmalarda cehennemden kaçan Suriyelilere kapı açılmaz, insanlar ölüme terk edilirdi ve milyonlarca Sünni-Müslüman’ın ölümüne yol açılmış olurdu.
Sonrasında Suriye’de ortaya çıkan PKK-YPG terör örgütünün işgal ettiği topraklara sınır ötesi operasyon yapılmaz ve pasif bir politika tercih edilirdi.
2016’da darbe girişimi yapan FETÖ, PKK ve DEAŞ Türkiye’yi bölme planını ortaya koyar; çukur eylemlerinde olduğu gibi bir iç savaş girişimi başlatılır, bunda da başarılı olurlardı. Yani Suriye ile beraber Türkiye de bölünme ve işgal sürecine giderdi.
Suriye dörde bölünürken Ermeniler, PKK’lılar, ABD’liler, Yunanlılar Türkiye’ye çökmek için zaman kaybetmezlerdi. Türkiye ve Suriye topraklarının üzerine PKK devleti kurulur ve İsrail’e bu topraklar ilhak ettirilirdi.
Evet, yazdıklarım kâbus değil mi? Allah, bu millete acıdı ve merhamet etti.
2023 seçimlerinde Türkiye bir uçurumun kenarından döndü.
Şükür ki ülkemiz selamette ve bu esenlik hâli komşumuz Suriye’ye de sirayet ettirilmekte.
Recep Tayyip Erdoğan’a, ekibine ve bu kadroları seçen milletimize şükran duygularımı ifade etmek istiyorum.
Yüzyılda bir dünya yeniden kurulur.
Ve tarihin yeniden kurulma sürecinde, hilalin gölgesinde ana aktör olarak tüm işgalcilerin, tüm vesayetçilerin oyununu boşa çıkarıyoruz.
Sonsuz şükürler olsun.