"Türkler Akdeniz'i bir Türk gölüne çevirip Avrupalı denizcileri Kızıldeniz'e sokmayınca, Portekizli denizciler Ümit Burnu'nu buldular." Ümit Burnu'ndaki bu tabela, Afrika kıyılarının Türkler tarafından nasıl korunduğunun basit ama çarpıcı bir örneğidir. Afrika ile Türkiye arasındaki bağlar yüzyıllar öncesine uzanır ve bu tarihi miras günümüzde yeniden canlanıyor.
Osmanlı İmparatorluğu'nun Afrika'daki etkisi 14. yüzyıldan 20. yüzyılın başına kadar uzanmaktadır. Kuzey Afrika'nın önemli bir kısmını kapsayan bu egemenlik altında ticaret, diplomasi ve kültürel alışveriş gelişti. Barbaros Hayreddin Paşa ve Turgut Reis gibi deniz kahramanları Akdeniz'de Osmanlı hakimiyetini sağlarken, Sokullu Mehmed Paşa gibi devlet adamları Kuzey Afrika devletleriyle sağlam ilişkiler kurdu.
Batı'nın sömürgeci zihniyetinin aksine Osmanlı, Afrika'ya saygı ve ortaklık temelinde yaklaştı. Bölgeyi sömürmek yerine, kalkınmasına katkıda bulunmaya çalıştı. Bu durum, Osmanlı'nın Afrika'da hala saygıyla anılmasının temel nedenidir.
Günümüzde Türkiye, Afrika ile ilişkilerini yeniden canlandırmak için aktif bir rol oynuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde karşılıklı saygı ve adil ortaklık prensipleri doğrultusunda gelişen bu ilişkiler, Afrika'nın kalkınmasına önemli katkılar sunuyor.
Türkiye'nin Afrika'daki varlığı, Batı'nın sömürgeci geçmişinden farklı bir model sunuyor. Bu model, karşılıklı faydaya ve ortak kalkınmaya dayanan bir işbirliği öngörüyor. Afrika'nın kalkınma hamlelerine destek veren Türkiye, kıtanın geleceğinde önemli bir rol oynamaya devam edecek.