Türkiye tam bir mutfak cenneti

Abone Ol

Türkiye, reçete varlığı, mutfak zenginliği ve gastronomi kültürü açısından dünyanın en güçlü beş ülkesinden birisi kabul ediliyor.

Güzel ülkemiz, 2025 yılı için gastronomi turizminden aslan payını almak amacıyla ciddi hazırlıklar yapıyor.

Türk mutfağı, turizm gelirlerinden aslan payını alabilir. Türk yemekleri, insanlığın geleceği için kurtarıcı olabilir. Bu konuda kalıcı çalışmalar yürütülmeli. Eğer doğru adımlar atılırsa kısa vadede sonuçlarını görmek mümkün olacaktır.

Peki, gastronomi turizmi denince ne anlamalıyız?

Gastronomi turizmini; bir ülkenin veya o ülkenin bir bölgesinin mutfak kültürünü, yerel yemeklerini, içeceklerini ve yiyecek/içeceklerin üretim yöntemlerini keşfetmek için yapılan seyahat biçimi olarak tarif edebiliriz.

Türkiye'nin 2 bin 200'den fazla yöresel yiyecek ve içeceğe sahip olduğu ifade ediliyor. Ancak yerel mutfak uzmanlarımıza göre bu sayı 3 binin de üzerinde. Yemek çeşitliliği açısından gastronomi merkezi olarak Konya, Gaziantep, Hatay, İzmir ve Adana gibi şehirler sıralansa da mutfak kültürü açısından önemli zenginlikler barındıran Elazığ, Trabzon, Van, Kütahya, Kastamonu, Erzincan, Çorum, Ankara, Diyarbakır, Afyon ve Sivas gibi vilayetler de unutulmamalı.

Böylesi bir mutfak zenginliğine sahip coğrafyada, gastronomi turizmini geliştirmek ve genel turizm gelirleri içerisinde ilk sıraya taşımak için ciddi çalışmalar yapılıyor. İlk hedef, Türkiye’de gastronomi turizmini 12 aya yaymak. Mümkün mü? Mümkün olmakla birlikte geç bile kalındı!

Ciddi bir turizm potansiyeli barındıran Türkiye, 2025 yılı için şimdiden kolları sıvamış vaziyette. Bu doğrultuda 41 farklı kursta yemek, aşçılık ve pastacılık eğitimi veriliyor. Bu kursların 16’sı ise İstanbul’da bulunuyor.

Bugün itibarıyla Türkiye genelinde 400’e yakın gastronomi festivali düzenleniyor, 34 gastronomi müzesi ziyaretçilerini ağırlıyor. Bu konuda da listenin başını Gaziantep ve İstanbul illerimiz çekiyor.

Türkiye’yi en fazla ziyaret eden ülkeler dikkate alınarak Japonya, ABD, Rusya, Çin, İspanya ve Kanada gibi ülkelerde Türk mutfak kültürünün tanıtımı için etkinlikler gerçekleştirildi.

Bu etkinliklerle gastronomi turizminin geliştirilmesi amaçlanıyor.

2023 yılında gastronomi turizminden elde edilen gelir, 11 milyar dolardan fazla olmuştu.

Bu yılın ilk altı aylık döneminde gastronomi turizminden elde ettiğimiz gelir ise 5 milyar doları aşmış durumda. Yani turizmden gelen her beş doların bir doları gastronomi kaynaklı. Yıl sonu gelir hedefi, 18 milyar doları geçmek. Esas hedef 2025 yılı. Gerekli çalışmalar yapılarak hazırlıklı bir şekilde başlayacak 2025 yılı turizm sezonunda, 25 milyar doların üzerinde bir gelir hedefleniyor.

Tekrar hatırlatmakta fayda var; henüz organize olamamış, doğru düzgün hazırlık yapamamış bir Türkiye’de bu rakamlara ulaşmak, gastronomi turizmi için ne kadar büyük potansiyele sahip olduğumuzun en açık göstergesi.

Türk mutfak kültürü çok zengin bir yelpazeye sahip. Türk mutfağı kendi içinde bölge bölge ayrı bir çeşitlilik barındırıyor. Hangi vilayete gitseniz özel reçetelerle karşılaşırsınız. Bu özel reçeteleri hem kayıt altına almak hem pratiğe dökerek yaşamasını sağlamak hem de tescil süreciyle koruma altına almak çok önemli.

Örneğin Erzincan ilimiz… Kentin tescilli yöresel ürünlerinin sayısını artırmak amacıyla Erzincan Valisi Hamza Aydoğdu’nun önderliğinde ciddi çalışmalar yapılıyor. Bu yapılan çalışmalar kapsamında, Erzincan Gıda Kontrol Laboratuvar Müdürlüğü tarafından altı yöresel ürün için coğrafi işaret tescil başvurusu yapıldı. Buna göre Erzincan Yaprak Döneri, Erzincan Kasefe Tatlısı, Erzincan Tava Leblebisi, Erzincan Tandır Ketesi, Erzincan Lüle Baklavası ve Erzincan Sakı Elması yakın zamanda coğrafi işaret tescilli ürünler kervanına katılmış olacak.

Darısı diğer illerimizin başına!

Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe’ye göre, son yıllarda Türkiye'nin genel turizm stratejisinde gastronomi turizmi önemli bir yer tutmaya başladı.

Bu anlamda UNESCO tarafından Gaziantep’in “gastronomi şehri” olarak tanınmasını, büyüme potansiyelinin ilk işaret fişeği olarak kabul edebiliriz. Türkiye’nin zengin mutfak kültürü, gastronomi turizminin gelişmesi adına en güçlü araç olarak değerlendirilebilir.

Ancak, gastronomi turizminde küresel ölçekteki köklü mutfak gelenekleriyle rekabet edebilmek için sürdürülebilir turizm politikaları genişletilmeli, gastronomi şehirleri uluslararası düzeyde daha etkin tanıtılmalı. İşte o zaman gastronomi turizmi alanında küresel bir oyuncu olabilir, hedeflediğimiz rakamların iki hatta üç katını bile kazanabiliriz.