Amerika öncülüğündeki koalisyon güçleri, IŞİD hedeflerini vurduklarını iddia ederek, PYD’ye bir alan açıyor. PYD de kendisine açılan bu alan üzerinden Suriye’nin kuzeyine yerleşmeye başladı. Türkiye, kantonların birleşmesinden ve sınırın PYD tarafından kontrol edilme ihtimalinden rahatsız, bu nedenle Suriye’ye girme noktasında isteğini belli ediyor.
Bugünlerde IŞİD militanlarının ilerleyişini durdurmak isteyen ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri, hava saldırıları düzenliyor. Ancak bunun yeterli olmayacağının farkında olan koalisyon, kara harekâtının zorunlu olduğunun da bilincinde. Türkiye’nin muhtemel kara harekâtında öncü rol üstlenmesi istenmişti. Aslında ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, Harvard Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada, “Amerika bir kez daha Müslüman bir ülkeye dalıp saldırganlık yapamaz. Sünni bir örgüte saldırıya yine Sünniler liderlik etmeli” diyerek bu niyetini belli etmişti. Şimdi soru şu: Biden’ın ifade ettiği durum, PYD ve IŞİD üzerinden sağlanmış mı olacak?
Suriye’de direnişin başladığı günden bu yana Türkiye’nin, Suriye’ye askeri müdahalesini isteyenler istediklerini gerçekleştiremedi. Türkiye’yi Suriye’ye çekmek için uçağımız düşürüldü, atılan toplar sınırımızda insanlarımızı yaraladı, bombalar patlatıldı ama Türkiye sürekli olarak Suriye bataklığından uzak durmaya çalıştı ve bütün bu yapılanlara, “Türkiye provokasyonlarla savaşa çekilmek isteniyor” dendi. Şimdi yapılanın geçmişten temel farkı nedir? Sadece Kürt koridoru dersek bu eksik olur…
Bugün IŞİD vahşeti üzerinden on binlerce insanı öldüren Esed, meşru hâle getiriliyor. Esed, IŞİD’e karşı savaşa katılıyor görüntüsü veriyor; ama geçmişte koalisyon güçleri, Deyr ez Zor’da hem Nusra hem de IŞİD’in kontrolü altındaki yerleri vurdu. Ama Esed rejiminin olduğu hiçbir askerî noktaya saldırı düzenlenmedi. Bu rejim, 250 binden fazla insanın katili değil mi? Şehirleri yerle bir etmedi mi, hala etmiyor mu? Batı’dan medet bekleyenlerden değilim, Suriye’yi bombalasın, yerle bir etsin diyenlerden de değilim; ama çelişkileri net olarak görmemiz ve buna uygun politika üretmemiz gerekiyor.
ABD liderliğinde IŞİD’e karşı oluşturulan koalisyonun operasyonları ve olası sonuçları irdelendiğinde en çok menfaatleri ve politikaları etkilenen ve zarar görecek olan ülkenin Türkiye olduğu kolayca görülür. Bir taraftan Türkiye koalisyona davet edilerek bölgede IŞİD’e karşı kara savaşına sokulmak istendi, diğer taraftan PKK-PYD’ye ağır silahlar dâhil her türlü lojistik destek yapıldı. PYD’den önce IŞİD’in önü hava bombardımanlarıyla açılmıştı, şimdi de PYD’nin önü hava bombardımanıyla açılıyor. Nitekim, Demokrat Parti’ye yakın sayılan, liberal eğilimli American Center for Progress (CAP) Siyaset Uzmanı Max Hoffmann imzasıyla yayımlanan raporda, Türkiye’nin Kürt koridoru endişelerinin yersiz olduğu öne sürülüyor. Raporda Hoffmann, “ABD, Kuzey Suriye’ye verdiği hava kuvveti ve istihbarat desteğiyle PYD ve PKK üzerinde büyük etki kazandı ve bunu Türkiye’deki barış süreci için kullanabilir” diyor.
Bana göre Türkiye kesinlikle Suriye’ye girmemeli. Çünkü koalisyonda hiçbir ülkenin Suriye’ye sınırı yok. Diğer ülkeler çıktığında Türkiye hedef olabilir. Bu durum Türkiye için felaket olacaktır. Eğer gerçekten Suriye’de uluslararası güçler ‘Uçuşa Yasak Güvenli Bölge’ ilan ederse işte rejim ciddi anlamda zayıflar ve IŞİD ile mücadelede ciddi başarı kazanır; ama bu şu ana kadar yapılmadı…
IŞİD’in PYD ile savaşması da bölgelerin demografik yapılarınDAKİ değişim de etnik-selefi-sufi ve mezhepsel çatışma alanları da daha önce kurgulandı… Bu bakımdan “Bir Kürt koridoru oluşuyor, sessiz mi kalacağız?” sorusu çok soruluyor… Bu sorulara cevap vermemiz gerekiyor:
1- Kürt koridorunu kim oluşturuyor, en büyük lojistik desteği kim veriyor?
2- IŞİD, Türkiye sınırı ve özellikle de Kürtlerin yoğun olduğu alanın dışına, mesele Esed olan yerlerde neden bu kadar savaşmıyor?
3- Eğer bölgenin dizaynı ABD tarafından yapılıyorsa, ABD, PYD’nin Kürt koridoruna izin veriyorsa, Türkiye bu denklemde hangi güçle Suriye’ye girecek?
4- Türkiye, Suriye’ye girdikten sonra kara harekatı olarak kullanılabilir mi?
5- Geçmişten itibaren bu kadar mülteci alan Türkiye’nin, Suriye’nin içinde bir güvenli bölge ve insani yardım koridoru açması gerektiği ifade edildi; ama buna izin verilmedi, şimdi izin verildi mi? Verilmediyse nasıl riskler bizi bekliyor?
Yarın da kısmetse, PYD bölgede nasıl bir tuzağa düştü, onu yazacağım.