Türkiye, Sadece Türkiye Değil…

Abone Ol

Referanduma az kaldı. Haftaya bugün akşam, memleketimiz, milletimiz için güzel olanı Rab’bım takdir edecek inşallah…

Sonuca yaklaşırken saflar daha da sıklaşmaya, sonuçlar daha da netleşmeye, kararsızlar kararlarını vermeye başladı bile. “Evet” ya da “Hayır” Milletimiz neyi takdir ediyorsa o olacak. Ben biliyorum ki bizim milletimizin ufku geniş, feraseti açıktır. Yanlış yapsa da, kısa zamanda o yanlışını düzeltmeyi de bilir.

Ak Parti cenahı, “Türkiye, sadece Türkiye değil” temalı güzel bir reklam klipi hazırlamış. İzledim. Dünyanın dört bir tarafındaki mazlumlarının gözlerinin Türkiye’de olduğunu vurgulayan oldukça anlamlı bir klip. Yapanı da, düşüneni de tebrik etmek gerek. Klipte, dünyanın farklı ülkelerindeki insanlar Türkiye’ye, Türkiye’nin başarısına dua ediyorlar. Hem kendim, hem de milletim adına şeref duydum, mutlu oldum. Dünyada hiç ülke için, bir başka ülkeye teşekkür edilmez. Hatta, esamesi bile okunmaz. Bu sadece Türkiye için geçerli. Ve işte, Batılıları bizim aleyhimize çıldırtan nedenlerden biri de bu. Çünkü onlar sömürmek istiyorlar, bizlerse insanlığa hizmet. Amaçlarımız çarpışıyor.

Gerçekten de öyle; Türkiye sadece Türkiye değil. Geçen sene Balkanlara gitmiş, ordakilerle hasbihal etme imkanı bulmuştuk. Arnavut kökenli bir Makedon, “Türkiye için dua ediyoruz. Gözümüz, kulağımız orda. Türkiye düşerse, mazlumların ümidi söner” demişti de, hayretler içinde kalmıştık arkadaşlarla… Dünyanın hiç bir bölgesinde insanlar ABD’ye, İngiltere’ye, Fransa ya da Hollanda’ya dua etmez. Çünkü onlar gittikleri yere zulüm, sömürü ve işkence götürmüşlerdir. Bugün özellikle Balkanların namlı şehirlerine bir bakın; Sofya, Atina, Tiran, Üsküp, Bosna, Mostar… Osmanlı girmeden önce bu bölgelerin adı bile bilinmiyordu. Hatta, çoğu köy mertebesinde küçücük yerlerdi buralar. Haritada bile yerleri yoktu. Osmanlı ne zaman bu bölgeleri fethetti, aynı zamanda imar da etti. Kimiz densizler Osmanlı’yı, “Anadolu’ya yatırım yapmadı, Balkanlara yaptı” diye eleştirirler. Oysa ki Anadolu, Balkanlara göre daha kalkınmıştı o zamanlar.

Şu anda ismi aklımda olmayan Rus komutanlardan biri vakti zamanında balkanlar için diyor ki; bu bölgeden Türkleri söküp atmak mümkün. Ama ruhlarını nasıl yok edeceğiz? Balkanlarda bıraktıkları izleri nasıl sileceğiz? Bu topraklara öyle bir kazımışlar ki benliklerini, silip atmak için en az bin yıl gerek.

İşte bütün mesele bu. Ata yadigarı Osmanlı topraklarından cismani olarak bizi silseler de hatıralarımızı, ruhlarımızı, bıraktığımız izleri silip atamıyorlar bir türlü. Bunun için insani olarak bizden daha iyi performans sergilemeleri gerekiyor ki, bölge insanları bizi aramasın. Mümkün mü? Değil. Zira Batılıların ve Rusların niyetleri hizmet değil zaten, sömürmek.

Bir küçük örnek. Hatırlayın Somali’yi, daha bir kaç sene oldu, insanlar açlıktan ölüyordu sokaklarda. Somali’de, yer altı ve yer üstü zenginliklerine sahip Batılılar ise, onlar öldükten sonra bölge bize kalacak düşüncesiyle toplu ölümleri zevkle seyrediyorlardı. Peki Türkiye ne yaptı? Hem ülkede, hem de yurt dışında yardım kampanyaları düzenleyerek Somali’ye elini uzattı… Sanatçılardan, iş adamlarından, siyasetçilerden bir sürü insanla çıkartma yaptı. İstedi ki, ölen insanlığı tüm dünya duysun. Duyurdu da. Sonuç; hem Somali halkı, hem de Türkiye kazandı.

Bugün TİKA ve Yunus Emre Enstitüsü vasıtasıyla Türkiye tüm dünya mazlumlarına ulaşıyor, onların yardımına koşuyor, dert ortağı oluyor. Kapitalist ve menfaatçi Batı kafasını tanıyan üçüncü dünya ülkeleri bu iyilikler karşısında şaşkın ve, “niye” diye soruyorlar. “Niye bize yardım ediyorsunuz? Karşılığında ne istiyorsunuz?”

Yardımların karşılıksız olduğunu görünce, onlar da bizi karşılıksız sevmeye ve dua etmeye başlıyorlar. İşte bütün mesele bu.

Türkiye’nin her seçiminde dünya mazlumları selametimiz için dua etmeye devam edecek. Çünkü, onların bizden başka düşüneni yok. Bir gün yeniden o coğrafyaya gideceğimizi, “biz geldik” diyeceğimizi iyi biliyorlar. Onlar ve bizler görmesek bile, torunlarımız görecek bunu. Çünkü bizler bu medeniyetin, bu irfanın çocuklarıyız.

Sistem, her ne kadar bizi bu coğrafya hapsetmek istese de, biline ki gönül coğrafyamız geniş bizim. Ve hiç kimse bizi gönül coğrafyamızdan alıkoyamaz. Başımızdaki onca gaileye rağmen yürümeye devam edeceğiz. Çünkü her defasında küllerimizden doğuyoruz biz. Üzerimizde dünya mazlumlarının duası var.