Türkiye Doğu Akdeniz’de geri adım atar mı?

Abone Ol

Doğu Akdeniz’de son gelişmeler üzerinden manipülasyon yapanlar var.

Önce gelişmeleri sıralayalım.

Geçtiğimiz pazar, Yunanistan Cumhurbaşkanı Katerina Sakellaropulu, Meis Adası’na askeri helikopterle gitti.

Aynı gün Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve TSK komuta kademesi de Antalya’nın Kaş ilçesine hareket ettiler. Akar, Anadolu Ajansına röportaj vererek önemli açıklamalarda bulundu.

Doğu Akdeniz’de doğal gaz araştırma faaliyetleri yürüten Oruç Reis gemisi “bakım ve ikmal için” Antalya limanına çekildi.

Bununla birlikte Türkiye ve Yunanistan arasında masanın gerekliliğine dönük açıklamalar gündem oldu. Türkiye’nin masa konusundaki önceliği, karşı tarafın bir ön şartının olmaması yönünde. Aksi takdirde Türkiye de görüşme öncesi, ön şartlar belirleyecek.

Gündemin bu şekilde oluştuğu bir ortamda, birileri çıkıp sosyal medyada,Türkiye’nin Doğu Akdeniz konusunda geri adım attığına yönelik algı operasyonu yapıyorlar. Geminin Antalya’da bakıma alınmasını da gerekçe olarak dillerine doluyorlar. Yunan Cumhurbaşkanı Meis’e gelmiş, Türkiye hiçbir şey yapmamış. Pardon ama, ne yapacaktık acaba? Meis’i mi bombalasaydık (!) Bu aklıevvellere göre Türkiye yavaş davranıyor.

Biz biliyoruz ki; bu sesin arkasında, bir gün çıkıp “ne işimiz var Doğu Akdeniz’de” diyen, öteki gün ise “Doğu Akdeniz’de neden yokuz” diyerek akıl oyunu yapan kafası karışık ana muhalefet partisinin zihniyeti mevcut.

Öncelikle şunu belirtelim. Türkiye, Yunanistan değildir! Yunanistan’ın yaptığı şovdur. Siyasetin ancak şovunu yapanlar, Osmanlı Devleti’nin en zor zamanlarında bile bu ordudan tokat yemiş bir ülkedir. Türkiye ise vakarlı, kararlı, dik duruşuyla siyasetin GEREĞİNİ yapar. Aceleci değildir. Yapılması gerekeni, yapılması gerektiği zaman ve yapılması gerektiği kadar ortaya koyar. Bu açıdan bakıldığında “geri çekilme” gibi bir söylenti, bu ülke siyaseti için iftira niteliği taşır.

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyaset yapma tarzını bilen halkımız, güvenini net bir şekilde ortaya koymaktadır.Ve fakat kritik süreçlerden geçtiğimiz bu günlerde algı oyunu peşinde koşanlar, tezvirat üretmekten geri durmayacaklardır. Bunlar; dış misyonların içerdeki ajan provokatörleridir. Tüm vatandaşlarımız agâh olmalıdır.

Doğu Akdeniz gündeminde Türkiye, saha ve masayı eş zamanlı şekilde işletmektedir. Biri diğerinden daha az önemli değildir. Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’nin âli menfaatleri nasıl korunmuşsa, 2. Sevr planının hazırlandığı Doğu Akdeniz’de de haklarımız, siyasi irade tarafından korunacaktır. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan güçlü bir lider profili olarak, içeriye de dışarıya da bu mesajı vermektedir.

*

Macron’un‘Küçük Napolyon’ havalarındaki taraftar bulma çabası, Akdeniz’e kıyısı olan ülkeler arasında istediği karşılığı bulmadı.

Yunanistan’ın hava ve deniz kuvvetlerine 18 savaş uçağı ve 4 fırkateyn ekleme planı var.

SORU: Avrupa içindeki yoğun diplomasi, Fransa’nın boyunu aşan çıkışları ve Yunanistan’ın ordusunu tahkim çabaları, ortaya konan sahnede Türkiye’nin hakkını gasp etme gibi bir sonuca ulaşır mı?

Yunanistan, Fransa’dan gelen manevi destek veya satın aldığı savaş unsurlarına, ekipmanlara pek güvenmesin. İş ciddiye bindiğinde Sayın Erdoğan’ın söylediği gibi; yalnız bırakılacaktır. Bu noktada Yunanistan için 1.Dünya Savaşı sonrası elde ettiği tüm kazanımları kaybetme riski doğar.

Türkiye son dönemde uluslararası siyaset satrancının önemli bir aktörü pozisyonunda. Halkımız müsterih olsun.