HİCRET YÜCEL-Muhabir
'BATI'YA ALTERNATİF' OLMA STRATEJİSİ
Birçok Afrika ülkesi, eski sömürgeci güçlerden uzaklaşmak isterken, Türkiye kendisini bu ülkeler için bir alternatif olarak konumlandırıyor. Sömürgeci geçmişi olmayan Türkiye, kıtadaki varlığını "samimi" ve "eşitler arası ortaklık" olarak sunarak büyük bir avantaj elde ediyor. Avrupa'nın Afrika'daki etkisine karşı duyulan hoşnutsuzluğun artması, Türkiye'nin kıtadaki nüfuzunu güçlendiren faktörlerden biri olarak öne çıkıyor.
SAVUNMA VE GÜVENLİK ALANINDAKİ İŞBİRLİKLERİ
Türkiye, Afrika ülkeleriyle çok sayıda savunma anlaşması imzalayarak ve savunma sanayi ürünlerini ihraç ederek güvenlik alanındaki etkisini artırıyor. Özellikle İHA'lar (insansız hava araçları), uygun fiyatları ve yüksek performansları nedeniyle Afrika ülkeleri arasında büyük ilgi görüyor. Bu durum, Türkiye'ye siyasi nüfuz sağlamanın yanı sıra önemli bir gelir kaynağı oluşturuyor.
ENERJİ SEKTÖRÜNE YATIRIMLAR
Türkiye, Afrika'nın enerji sektörüne yatırım yaparak kıtadaki varlığını pekiştiriyor. Somali ve Libya'da petrol ve doğalgaz arama faaliyetleri yürütürken, Nijer'deki uranyum yataklarıyla da ilgileniyor. Enerji güvenliğini sağlama ve jeopolitik etkisini genişletme arzusu, Türkiye'nin bu alandaki en önemli motivasyonları arasında yer alıyor.
ALTYAPI VE İNŞAAT PROJELERİ
Türk inşaat firmaları, Afrika'nın birçok yerinde hastane, havalimanı, cami gibi büyük altyapı projelerini üstleniyor. Uygun fiyatlar ve hızlı teslimat konusundaki itibarları, Türk firmalarını kıtada cazip iş ortakları haline getiriyor. Bu sayede Türkiye, Afrika'nın kalkınmasına katkıda bulunurken önemli ekonomik kazançlar da elde ediyor.
DİN, EĞİTİM VE TELEVİZYON ARACILIĞIYLA YUMUŞAK GÜÇ
Türkiye, Afrika'daki yumuşak gücünü eğitim, medya ve din aracılığıyla da pekiştiriyor. Maarif Vakfı'nın okulları ve burs imkanları, Afrika'da Türkiye'ye karşı önemli bir sempati kaynağı oluşturuyor. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın faaliyetleri ve TRT'nin Afrika'ya yönelik yayıncılığı da Türkiye'nin dini ve kültürel etkisini artırıyor. Türk Kızılay'ının yapmış olduğu yardımlar, bölge halkı için oldukça fazla önem arzediyor. Bu unsurlar, Türkiye'yi Afrika ülkeleriyle ortak değerler manzumesine sahip bir aktör olarak konumlandırıyor.
TÜRKİYE AFRİKA'DA 4. GÜÇ
Türkiye; Amerika Çin ve Fransa'dan sonra bölgedeki en etkili 4. güç konumunda. Afrika'nın hemen hemen her ülkesinde açmış olduğu Yunus Emre Enstitüleri ile bölgede yaşayanlar için Türkiye'ye kültürel bir yakınlık oluşturmaya yardımcı oluyor. Bu Türkiye'nin yumuşak gücünü kullanarak bölgeyi etkisi altına aldığı ve kazan-kazan politikası ile iki tarafında olumlu etkilendiği bir ortam yaratma çabasında bulunmasına imkan sağlamaktadır. 2008'den bu yana Afrika'da 38 elçilik ile diplomasiyi geliştiren Türkiye bölgede önemli bir güç konumunda. Türkiye Bursları, Afrika'da 15 bin gence burs vererek Afrikalı öğrencilerin Türkiye'de yükseköğrenim görmesine imkan sağlayarak ülkelerine birer gönül elçisi olarak dönüp Türkiye-Afrika ilişkilerinin gelişmesine ve her gencin ülkelerine fayda sağlayacak bireyler olmasını sağlamayı amaçlıyor.
Türkiye, Osmanlı'nın ilk olarak Afrika ile 1500'lü yıllarda başlattığı ilişkileri günümüzde daha da ileri seviyeye ulaştırarak bölgenin kalkınmasını ve her iki tarafın güçlenerek bölgede söz sahibi olması için yumuşak gücünü kullanmaya özen gösteriyor.
Türkiye'nin Afrika'daki artan nüfuzu, yalnızca petrol gibi tek bir faktöre indirgenemeyecek kadar karmaşık bir olgu olarak öne çıkıyor. Siyasi ve ekonomik çıkarların yanı sıra, Türkiye'nin Afrika ile olan tarihi ve kültürel bağları da bu gelişmede önemli rol oynuyor. Türkiye, Afrika'yı sadece bir pazar veya kaynak olarak değil, aynı zamanda stratejik bir ortak ve kalkınma hamlesi için bir fırsat olarak görüyor.
Bu stratejik adımlar, Türkiye'nin Afrika'daki varlığını güçlendirirken, kıtadaki ülkelerle kurduğu ittifakları daha da sağlamlaştırıyor. Türkiye'nin Afrika'daki etkisi, gelecekte de artarak devam ediyor.