Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani’yi 10 Aralık’ta Riyad’da düzenlenecek Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) 40’ıncı liderler zirvesine davet etti.
Al Sani’nin bu yılki zirveye katılıp katılmayacağı henüz bilinmiyor.
Kral Selman Katar Emiri’ni geçen yıl da zirveye davet etmişti fakat Al Sani o davete icabet etmemiş, Riyad’da düzenlenen zirveye katılmamıştı.
Aslında KİK’in bu yılki liderler zirvesi Birleşik Arap Emirlikleri’nde yapılacaktı fakat kısa süre önce sürpriz bir kararla zirvenin Abu Dhabi yerine yine Riyad’da yapılacağı açıklandı.
KİK’in bu yılki liderler zirvesi öncesi, Körfez’de yaşanan krizin çözümüne yönelik çabalarda ilerleme sağlandığı izlenimi veren bir takım gelişmeler yaşandı.
Katar’la tüm ilişkilerini kesen Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn son anda boykottan vazgeçerek Doha’da düzenlenen Körfez Kupası’na katıldı.
Daha sonra Katar Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani’nin Riyad’ı gizlice ziyaret ettiği ve Suudi Arabistan’a ilişkileri düzeltmeye yönelik yeni bir teklif götürdüğü öne sürüldü.
Kuveyt Dışişleri Bakan Yardımcısı Ahmed Nasır el-Muhammed es-Sabah da ülkesinin arabuluculuk çabalarını sürdürdüğünü ve krizde çok yakında arzu edilen türden bir çözüme ulaşacaklarından ümitli olduklarını açıkladı.
Kamuoyuna yansıyan bu olumlu havanın ne kadar gerçek olduğunu Katar Emiri’nin zirveye katılıp katılmaması gösterecek.
King’s College London öğretim üyelerinden Andreas Krieg, KİK zirvesinin Abu Dhabi’den Riyad’a alınmasının amacının “Al Sani’nin zirveye katılma ihtimalini artırmak” olduğunu söylüyor.
Arabi 21 sitesinin haberine göre Krieg, Suudi Arabistan sınırı açarsa ve Katar’ı ziyaret yasağını kaldırırsa Katar Emiri’nin zirveye katılacağını öne sürüyor.
Katarlıların birçoğu da krizde henüz bir değişiklik olmadığı ve somut adımlar atılmadan Al Sani’nin Riyad’daki zirveye katılmaması gerektiği görüşünde.
Arap medyasında kısaca “Abluka ülkeleri” olarak adlandırılan Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır’ın Katar’la ilişkilerini düzeltmek için ileri sürdükleri 13 maddelik bir talep listesi vardı.
O taleplerden biri “Türk askeri üssünü kapatın ve Katar sınırları içinde Türkiye ile askeri işbirliğini durdurun” şeklindeydi.
Katarlı gazeteciler arasında dört ülkenin listedeki taleplerin biri hariç hepsinden vazgeçtikleri ve Doha’nın yerine getirmesinde ısrar edilen o talebin Türk üssüyle ilişkili maddedeki talep olduğu konuşuluyor.
Katar-Türkiye ilişkilerinin geldiği nokta itibariyle böyle bir talebin Doha tarafından kesinlikle kabul edilmeyeceği gayet açık.
Türk üssü ve Türkiye’yle ilişkiler, Katar’ın egemenliğini ilgilendiren bir konu.
Ayrıca Katarlılar ülkelerini işgal etmeyi ve darbeyle başına kukla bir emir getirmeyi planlayanlara asla güvenmiyor.
Böyle bir dayatmayı kabul etmenin “kendi ayağına sıkmak” anlamına geldiğinin farkındalar.
Katar, başta Suudi Arabistan olmak üzere dört ülkeyle de ilişkilerinin normalleşmesini istiyor.
Fakat egemenliği üzerinde vesayet kurma çabalarına karşı çıkıyor.
Riyad ve Abu Dhabi, Doha’yla ilişkilerini gerçekten düzeltmek istiyorlarsa Katar-Türkiye ilişkilerine saygı duymak zorundalar.