Türk mutfağı müzelik mi olacak?

Abone Ol

Dünyada eşi benzeri bulunmayan bir mutfak kültürünün mirasçıları olduğumuzu dillendirir dururuz!..

Sofra adabından yemek çeşitlerine kadar… Yığınla sebep vardır, “eşsiz mutfağımızla” övünmek için..

Ama bugünlerde durum hiç de konuşulduğu gibi gitmiyor.. Geleneksel Türk mutfağı âdeta can çekişiyor. Gıda dünyasının lokomotifi konumuna sahip olan mutfak sektörü, ısrarla yapılan yanlış uygulamalara kurban ediliyor…

Nereden çıktı şimdi bu “kurban edilme” hadisesi dediğinizi duyar gibiyim.

Şöyle ki; yıllar yılı sürdürülegelen Avrupa yemeği kompleksi sayesinde bugünlere geldik. Evet, bu bir uygarlığın “aşağılanmasından” başka bir anlam ifade etmiyordu. Ama ısrarla devam edildi. Basın yayın organları aracılığıyla piyasaya servis edilen sözüm ona “gurmeler” tarafından devamlı “başka kültürlerin” yemekleri anlatıldı, sevdirildi, yedirildi; adına da yeni lezzetlerin keşfedilmesi dendi.

Zerde’yi bilen kaç genç var?..

Defneli alabalık, sushi ile devşirildi.

Hünkâr beğendi, şaraplı sığır filetosu’na; asırlık eriştemiz ise sofradaki yerini bolonez soslu spagetti’ye terk etti.

Türk misafirperverliğinin simgesi olan kahvemiz bugünlerde hayli dertli. Zira cappuccino tüketiliyor artık, gençliğin yeni mekanı olan “cafe”lerde…

Burgergiller, gençliği çepeçevre sarmanın sarhoşluğunu yaşıyorlar.

Bir yandan bu dış kaynaklı yemek istilasıyla mutfağımızın tadı tuzu kaçırılırken, diğer yandan ise geleneksel mutfağı savunan, bununla alakalı etkinlik sergileyenler “tu kaka” ilan edildi.

Elde kalan birkaç lezzet halkası ise direnmeye devam ediyor, geleneksel Türk mutfağının son temsilcisi olan hassasiyet sahibi işletmeci/aşçılarımız tarafından yaşatılmaya çalışılıyor.

Bu durum tabii ki yeterli değil.

Dünya ölçeğinde önemli bir turizm potansiyeli ile dikkati çeken Türkiye’de, ne hikmettir bilinmez ama geleneksel Türk mutfağı barınamıyor, barındırılmıyor!

Bu gidişle Türk mutfağı ve bu muazzam mutfak medeniyetinin unsurları müzeler vasıtasıyla hatırlanacak gibi!

Kendi öz varlıklarımızı yaşatmayı, kendi kültürümüzü anlatmayı bir hatırlayabilsek…

Kim bilir, belki bir gün hatırlarız…

Sağlıcakla kalınız…