Gündem

'Türk Einstein' Oktay Sinanoğlu vefatının 9. yılında anılıyor

Ömrünü bilime ve Türkçenin gelişmesine adayan, 28 yaşında "dünyanın en genç profesörü" unvanını kazanan ve "Türk Einstein" olarak tanınan kimya mühendisi Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu'nun vefatının üzerinden 9 yıl geçti.

Abone Ol

Yaşama 19 Nisan 2015'te veda eden Sinanoğlu, moleküler biyoloji, kimya ve matematik ile Türkçe alanlarındaki çalışmalarıyla biliniyor.

Oktay Sinanoğlu, 1935'te babası Nüzhet Haşim Sinanoğlu'nun Türkiye Başkonsolosluğunda görev yaptığı İtalya'nın Bari kentinde doğdu. Bilime ilgisi çok küçük yaşlarda başlayan Sinanoğlu, bilim adamı olma hedefini daha o günlerde ortaya koydu.

Ankara'da 1953'te Türkiye Eğitim Derneği (TED) Yenişehir Lisesini birincilikle bitiren Sinanoğlu, TED tarafından burslu olarak kimya mühendisliği eğitimi için ABD'ye gönderildi.

ABD'de 1956'da Kaliforniya Üniversitesi (Berkeley) Kimya Mühendisliğini de birincilikle bitiren Sinanoğlu, 1957'de Massachusetts Institute of Technology (MIT)'den de birincilikle mezun olarak yüksek kimya mühendisi oldu.

Berkeley'de 1959'da "Kuramsal Kimya" üzerine doktora yapan Sinanoğlu, iki yılda tamamladığı doktorası süresince ABD Atom Enerjisi Merkezi'nde araştırmalarda bulundu.

DÜNYANIN EN GENÇ PROFESÖRÜ OLDU

Prof. Dr. Sinanoğlu 1961'de Harvard ve Yale üniversitelerinde genç yaşta dersler verdi. Yeni buluşlarını verdiği dersler ve yayınlarıyla dünyaya tanıtan Sinanoğlu, 26 yaşında profesör oldu.

Sinanoğlu, 2 yıl sonra 1963'te "dünyanın en genç profesörü" unvanını kazandı ve New York Times gazetesinde "28 yaşında Yale'in en genç kimyacısı" haberiyle adından söz ettirdi.

Türkiye'de kuramsal kimyanın gelişmesinde öncülük eden Sinanoğlu, 1973'te Almanya'nın en önemli ödüllerinden biri olan "Aleksander Von Humboldt Bilim Ödülünü" kazanan ilk kişi olarak tarihe geçti.

Sinanoğlu, 1975'te Japonya'nın Uluslararası Sekin Bilim Ödülünü kazandı ve aynı yıl özel kanunla kendisine "Türkiye Cumhuriyeti Profesörü" unvanı verildi.

ABD, Almanya, Fransa, İsveç, Japonya, Hindistan, Rusya, Meksika ve daha pek çok ülkeye bilimsel araştırmalar ve projeler için giden Sinanoğlu, üst düzeyde bilimsel ve devlet nişanları aldı, devlet başkanlarının şeref konuğu oldu.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi mütevelli heyeti 1962'de, yalnızca Oktay Sinanoğlu'na mahsus olmak üzere "Danışman Profesör" unvanını verdi.

- Dünya bilim literatürüne önemli katkılarda bulundu

Türkiye Cumhuriyeti Özel Elçisi olarak 1976'da Japonya'ya gönderilen Oktay Sinanoğlu, Türkiye ile Japonya arasında kültür, bilim ve eğitim ilişkilerinin temellerini attı.

Amerika Bilim ve Sanat Akademisinin ilk üyesi olan Sinanoğlu, ilk TÜBİTAK Bilim ödülü, ilk Sedat Simavi ödülü, 1995'te Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (İLESAM) Üstün Hizmet ödülü ile Yılın Fikir Adamı, Yılın Bilim Adamı ödüllerini kazandı. Sinanoğlu, Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencilerinin oylarıyla 2005'te "Yılın Yıldızları En Beğenilen Bilim Adamı Ödülü"ne layık görüldü.

Sinanoğlu, bilim hayatı boyunca kuantum fiziği ve kimyası, moleküler biyoloji ve matematik alanlarında yüzlerce teorem geliştirerek, dünya bilim literatürüne önemli katkılarda bulundu.

İki kez Nobel kimya ödülüne aday gösterilen Sinanoğlu, canlılara biyolojik kimliğini veren DNA'ların şifresini çözerek, bilinmeyen türden canlılar yaratmanın teorisini kurdu.

- "Türkçe giderse Türkiye gider" düşüncesini savundu

Oktay Sinanoğlu, 1980'li yıllarda Türk siyasetindeki sorunlar, eğitim ve dil bilimi gibi konularla ilgilendi, kendisini Türkçe öğretimine adadı. Sinanoğlu, birçok röportajında, konferansında ve makalesinde "Türkçe giderse Türkiye gider. Yabancı dille eğitim ile Türkiye gider" düşüncesini savundu.

Sinanoğlu, hayatını anlattığı bir röportajında, İngilizler ve Amerikalıların tek gayesinin dünyayı sömürgeleştirmek olduğunu savunarak, "Aslında benim en büyük buluşum, İngiliz ve Amerikan numaralarıyla Türkçeyi yok etmek üzere yola çıktıklarını anlamam. Modern dünyada bir ülkeyi sömürge haline getirmek için savaşla, topla uğraşmayacak, dilinden başlayacaksınız." ifadelerini kullandı.

Sinanoğlu, bir başka konuşmasında ise Türkçe ve kültüre ilişkin, "Kültürün gitmişse her şeyin gitmiş demektir. Türkiye'de kaç kişi bunu söylüyor. 15 tane kitap yazdık. Gönlü yüzdüren dildir. Toplumun diline de kültür deriz. Bunun tarifini de biz yaptık. Kültür toplumun gönlüdür. Herkesin de gönlü vardır. Bizim Türkçe de dünyanın en eski dillerindendir. Matematik gibi yapısı vardır." değerlendirmesinde bulundu.

Sinanoğlu çoğu Türkiye'deki eğitim sorunları ve siyasi sorunlar üzerine yazılan "Adam", "Göçmen Hamamı", "Bye Bye Türkçe", "Hedef Türkiye", "Dayatmalar Kabusu", "İlerisi İçin", "Ne Yapmalı", "2050'ye 5 Kala: Dünyanın 105 Yıllık Tarihi" ve 3 ciltlik "Yeni Bilim Ufukları" kitap dizisini kaleme aldı.

2011'de hayatını kaybeden opera sanatçısı Esin Afşar'ın da ağabeyi olan Oktay Sinanoğlu, 19 Nisan 2015'te, ABD'nin Miami kentinde, solunum yetmezliğine bağlı olarak tedavi gördüğü hastanede hayata veda etti. Naaşı Türkiye'ye getirilen Sinanoğlu, İstanbul'da Karacaahmet Mezarlığı'nda toprağa verildi.