Tunus’ta sancılı demokrasi yolculuğu

Abone Ol

2010 yılının Aralık ayında Muhammed Buazizi adlı gencin kendini yakmasıyla, Arap Baharı’nın fitilinin ateşlendiği ülke Tunus, Yasemin Devrimi’nin üzerinden 11 yıl geçmesine rağmen bugün hâlâ demokrasi sürecini tamamlayabilmiş değil. 25 Temmuz 2021’de devleti ve Tunus toplumunu kurtaracağını söyleyerek hükümeti fesheden ve millet meclisinin çalışmalarını donduran Cumhurbaşkanı Kays Said, Tunus’un yeni demokrasi sürecini yönetmeye çalışıyor. Said’in hedefi önce ülkenin yeni anayasasını yapmak, ardından halkı seçimlere götürmek. Aradan geçen 9 ayda dijital platformlar üzerinden halkla istişarelerde bulunduğunu söyleyen Said, bütün tepkilere rağmen meclisi bir türlü açmıyor ve dahası aldığı meclis çalışmalarını dondurma kararını sürekli uzatıyor. Said, 29 Eylül 2021’de jeoloji profesörü Necla Buden’i yeni hükümeti kurmakla görevlendirdi. Anayasa profesörü olan Tunus Cumhurbaşkanı, kurduğu bir heyetle ülkenin yeni anayasasını hazırlıyor. 25 Temmuz 2022’de yani Tunus Cumhuriyet Bayramı’nda halkı, hazırlanan yeni anayasayı onaylamak için sandık başına çağırıyor. Kays Said’in hedefi önce Tunus’un yıllardır başaramadığı, diktatörlük döneminden kalma yeni anayasayı yapmak, ardından ülkeyi seçime götürmek. Bunun için de bütün eleştirilere ve gösterilere rağmen geri adım atmıyor. Anayasa oylaması bittikten sonra 17 Aralık 2022’de Tunus halkı bu kez genel seçimler için sandık başına gidecek.

Said açısından durum böyle ancak Cumhurbaşkanı’na karşı en güçlü figür olan Meclis Başkanı ve Nahda Partisi Lideri Raşid Gannuşi, Said’in seçilmişleri feshederek tek başını yürüttüğü bu sürece şiddetle karşı çıkıyor. Gannuşi, 9 ay önceki hükümetin feshedilme kararını siyasi darbe olarak tanımlıyor. Kays Said’in meclisin çalışmalarını dondurduğu gece arkadaşlarıyla gittiği meclis binasına alınmadı. O günden beri süreci dikkatlice izleyen Gannuşi, muhalefet liderlerini Cumhurbaşkanı’nın aldığı karara karşı ortak hareket etmeye çağırıyor. Ne var ki muhalefet tek sesli değil. Cumhurbaşkanını destekleyen de epey bir yapı var. Mesela Gannuşi’nin davetiyle 30 Mart’ta yapılan çevrimiçi toplantıya 217 kişilik meclisten 121’i katıldı. 9 ay sonra çevrimiçi toplanabilen meclis, Said’in aldığı kararların geçersiz olduğunu duyurdu. Bu karşın aynı gün televizyona çıkan Said, anayasanın 72. maddesinin kendisine verdiği yetkiyle 9 aydır çalışmaları dondurulmuş Tunus Meclisi’ni tamamen feshettiğini açıkladı. Said’in bu kararı üzerine Tunus terörle mücadele birimleri Gannuşi başta olmak üzere birçok milletvekilini gözaltına alındı. Nahda Partisi neredeyse her hafta taraftarlarını meydanlara çağırarak darbe olarak nitelediği süreci protesto ediyor. Parti farklı eğilimlerden siyasileri ortak platformlarda toplamaya çalışıyor.

Türkiye de Tunus’taki sancılı demokrasi sürecini oldukça yakından takip ediyor. Son olarak Gannuşi’nin gözaltına alınmasına Cumhurbaşkanı Erdoğan tepki göstererek “Bu gelişmelerin, Tunus'ta demokratik meşruiyetin tesisine yönelik sürdürülen geçiş sürecine zarar vermemesini ümit ediyoruz” açıklamasında bulundu. Türkiye dikkatli bir dil kullanıyor ve öyle de olması gerekir. Ankara’nın bu yıl yapılacak anayasa referandumunu ve aralık ayındaki genel seçimi sükûnetle takip etmesi faydalı olacaktır.