Tunus Cumhurbaşkanı el-Baci Kaid es-Sibsi, önceki gün yaşadığı rahatsızlıklar sebebiyle acilen hastaneye kaldırılarak tedaviye alındı.
93 yaşındaki es-Sibsi’nin vefat ettiğine dair haberler yayılsa da Tunus Cumhurbaşkanlığı Basın Müsteşarı Firas Kafraş, söz konusu iddiaları yalanladı.
Bununla birlikte, Tunus Cumhurbaşkanı’nın durumunun kritik olduğunu ve dua beklediğini söyledi.
Tunus önceki gün dünya gündemine bir başka olayla daha girdi.
Başkentin kalbi sayılan bir bölgede polis merkezine ve devriye gezen polis aracına kısa aralıklarla bombalı saldırı düzenlendi.
Tunus İçişleri Bakanlığı iki ayrı intihar saldırısında bir polisin hayatını kaybettiğini, 5’i polis 8 kişinin yaralandığını açıkladı.
Arap Baharı devrimlerini ateşleyen ülkede yaşanan son gelişmeler birçok soruyu gündeme getirdi.
Es-Sibsi’nin vefatı halinde kim Cumhurbaşkanı olacak?
Tunus Cumhurbaşkanı’nın ölümü gizleniyor mu?
İntihar saldırılarının es-Sibsi’nin sağlık durumuyla bağlantısı var mı?
Tunus’ta Cumhurbaşkanı’nın vefatı veya herhangi bir sebeple görevini yapamaz hale gelmesi halinde görevini Parlamento Başkanı vekâleten üstleniyor.
Fakat sorun şu ki Tunus Parlamentosu Başkanı Muhammed en-Nâsır’ın sağlık durumu da iyi değil.
En-Nâsır’ın Tunus Cumhurbaşkanı’na vekâlet edemeyecek durumda olması halinde bu görevi yardımcısı üstleniyor.
O isim de en-Nahda liderlerinden Abdülfettah Moro.
Tunus, Zeynelabidin bin Ali’nin devrilmesinden sonra yaşanan süreçte en-Nahda’nın esnekliği ve diğer bir takım etkenler sayesinde karşı devrimci cephenin saldırılarını boşa çıkarmayı ve devrimin kazanımlarını korumayı başarmıştı.
Şimdi yeni bir kritik eşiğin önünde.
Tunus’ta bu yıl arka arkaya iki önemli seçim yapılacak.
6 Ekim’de genel seçimler ve 10 Kasım’da cumhurbaşkanlığı seçimleri var.
Terör eylemlerinin hortlamasının sebebi de yaklaşan seçimler.
Arap Baharı ve demokrasi karşıtı cephe yeniden sahnede.
Amaç, en-Nahda’nın önünü kesmek.
Tunus’ta önceki gün bu gelişmeler yaşanırken komşusu Libya’da da Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) güçleri Halife Hafter’e bağlı milislerin kontrolündeki Giryan kentini ele geçirdi.
Trablus’un 100 kilometre güneyindeki kent, Hafter’in başkenti işgal için başlattığı saldırının operasyon merkeziydi.
Dolayısıyla Giryan’ın UMH güçleri tarafından milislerden ve Hafter için savaşan paralı askerlerden temizlenmesi Fransa’nın da destek verdiği Trablus’u işgal planının tamamen çöktüğünü gösteriyor.
Ayrıca, Hafter’e cömertçe para, silah ve mühimmat sağlayan karşı devrimci cephe için ağır bir yenilgi anlamına geliyor.
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır’ın Libya’daki başarısızlıklarının ardından Tunus’ta ikinci bir darbe yememek için her türlü yola başvuracaklarını tahmin etmek zor değil.
Raşid el-Ğannuşi’nin veya en-Nahda üyelerinden herhangi birinin, hatta en-Nahda’ya karşı düşmanlık ve ön yargı beslemeyen bağımsız bir ismin hareketin desteğiyle Tunus Cumhurbaşkanı seçilmesi her üç ülke için de kâbus demek.
Kısacası, seçimler yapılıp bitene kadar Tunus’u zor günler bekliyor.