Gündem

TÜİK’in "2023 yılı evlenme ve boşanma istatistikleri” ne ifade ediyor?

Sosyolog Mahmut Hakkı Akın, TÜİK’in (Türkiye İstatistik Kurumu) geçtiğimiz günlerde açıkladığı "2023 yılı evlenme ve boşanma istatistikleri”ni Diriliş Postası’na değerlendirdi. Akın, Türkiye’de evlilik yaşında yaşanan değişimi, 16-17 yaş arası evlilik oranlarının bölgeden bölgeye değişimini ve boşanma sayılarında artışa ilişkin konuştu.

Abone Ol

DEMET İLCE / MUHABİR

TÜİK’in 2023 verilerine göre; 16-17 yaş arasında 10 bin 471 kız çocuğu, 706 erkek çocuğu evlendirildi. En çok kız çocuğunun evlendirildiği il Gaziantep olurken, ikinci sırada ise Şanlıurfa yer aldı. Bunun yanında vlenen çiftlerin sayısı 2022 yılında 575 bin 891 iken 2023 yılında 565 bin 435 oldu. Boşanan çiftlerin sayısı 2022 yılında 182 bin 437 iken 2023 yılında 171 bin 881 oldu.

ZAMANLA EVLİLİK YAŞI DEĞİŞTİ

“Türkiye geçtiğimiz yüzyılda tarım toplumundan geçişle ilgili büyük bir değişim yaşadı. İlk evlenme yaşının yıllara göre yükselişi, bu değişimin bir sonucudur.” diyen Akın, tarım toplumlarında çocukların geleneksel hayata işlere yardım etme ve evlenme üzerinden dahil oluşları oldukça erken yaşlarda gerçekleştiğini hatırlattı. Bu nedenle küçük yaşlarda evlenmelerin yaygın olduğunu söyleyen Akın, evlenme yaşının zamanla değişim nedenini şöyle açıkladı:

“Toplumun yaşadığı değişim, özellikle şehirlerde ve büyükşehirlerde hayata dahil olma süresini de uzatmıştır. Daha uzun eğitim süresi hem iş edinmenin hem de evlenmenin daha geç yaşlarda gerçekleşmesine sebep olmuştur.”

“GENEL ORANLARDA CİDDİ DÜŞÜŞ VAR”

TÜİK’in  "2023 yılı evlenme ve boşanma istatistikleri”ne ilişkin Akın, “16-17 yaş aralığında evlenmelerle ilgili TÜİK’in açıkladığı verileri, geçmiş yıllardan itibaren devam eden süreklilikte değerlendirmek yerinde olacaktır. Bu sayıların ve genel oranların ciddi bir düşüş eğiliminde olduğunu tahmin etmek zor değil.” dedi ve açıklanan verileri şöyle yorumladı:

“Toplumun geneline göre erken yaşta evlenenlerin geçiş sürecini yaşadıkları ve gelenek ile yeni durum arasında olduklarını söyleyebiliriz. Elbette bu evliliklerin şehirde mi yoksa kırsal yerleşim birimlerinde mi yapıldığına da bakmak gerekir. Gaziantep ve Şanlıurfa’da oranların yüksek olması, göç hareketliliğiyle ilgili yönlere de sahiptir. Bu iki büyükşehir, hem kendi bölgelerinde kırsal yerleşim birimlerinden ve küçük şehirlerden göç almakta hem de son 12-13 yılda Suriye’de yoğun göç almıştır. Göç eden grupların geleneksel kültürel eğilimlerini sürdürmeleri mümkündür.”

BOŞANMALAR ARTSA DA İKİNCİ KEZ EVLİLİKLER DE YÜKSEK

Yine TÜİK’in açıkladığı boşanma oranlarına dair konuşan Akın, “Boşanmaların artışı ve evlenme sayısının azalmasıyla ilgili pek çok birbiriyle ilişkili sebepler tespit edilebilir.” dedi ve boşanma oranlarını etkileyen değişkenler ile ilgili şunları açıkladı:

“Elbette bölgeye, şehirlere, evlilik yılına, çiftlerin eğitimlerine ve ekonomik durumlarına göre öne çıkan ve vurgulanması gereken sebepler olabilir. Türkiye’nin toplumsal değişiminde nesiller arasında aile ve evlilik kurumlarına bakış da değişmektedir. Bu durum, kadınlar ve erkekler için cinsiyet rollerinin değişmesiyle ilgili yönlere de sahiptir. Boşanma oranlarının istikrarlı bir şekilde artmasında bu değişim sürecinin etkileri takip edilebilir. Çünkü bu değişim, insanların aile de dahil olmak üzere bireyselliklerini daha çok önceledikleri bir karşılıklı ilişki zeminine dayanmaktadır. Eş olmanın ve çocukların sorumluluğunu üstlenmekle ilgili bakış açıları da çoğunlukla değişmiştir. Ancak her şeye rağmen Türkiye’de ikinci kez evlenme oranlarının da yüksek olduğu ve insanların hâlâ aile kurumuna ciddi bir önem atfettiğini de kabul etmek gerekir.”

2023 yılında 18 yaş altında kaç kız çocuğunun doğum yaptığına yönelik Akın, “Sosyologların veriler dışında özel araştırmalar yapmadıkları takdirde genel gözlemleri dışında çıkarımlar yapma imkanları olmaz. Sosyolojinin toplumsal gerçekliği veriler üzerinden analiz etmesi ve açıklaması esastır. Türkiye’de sosyoloji bölümlerinin artışına bağlı olarak lisansüstü tez ve araştırma yapanların sayısı da ciddi şekilde artmıştır. Bu araştırmalar, kültürel farklılaşmalara ve değişen yapısal durumlara daha fazla odaklanır. Yine çocukluk ve gençlik sosyolojisi alanlarındaki çalışmalar da artmaktadır.” İfadelerini kullandı.