ABD Dışişleri Bakanlığı, önceki gün yaptığı yazılı açıklamayla Filistin Kurtuluş Örgütü’nün Washington’daki ofisinin kapatılmasına karar verildiğini açıkladı.
Trump’ın bu adımı sürpriz olmadı.
Amerika’da hâlâ terör örgütleri listesinde yer alan FKÖ’nün Washington’daki ofisinin kapatılması konusu Kasım 2017’de de gündeme gelmiş ve ofisin çalışma izni yenilenmemiş, Filistinlilere 90 gün süre tanınmıştı.
FKÖ ofisini şantaj aracı olarak kullanan Trump yönetiminin Filistin Yönetimi’nden aslında tek bir isteği var:
Amerika’nın her talebine boyun eğmesi.
Bunun içinde İsrail ile kayıtsız şartsız müzakerelere başlamak ve işgal rejiminin şartlarını koşulsuz kabul etmek de var, İsrailli yetkililerin yargılanmaları için Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne yapılan başvuruyu geri çekmek de.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, Washington merkezli “Federalist Toplum” isimli sivil toplum kuruluşunda yaptığı konuşmada, “UCM’ye destek olmayacağız. İçerisinde yer almayacağız. UCM’yi kendi içerisinde ölmesi için bırakacağız. Nasıl olsa almış olduğu karar ve girişimlerle UCM bizim için zaten ölüdür” dedi ve müttefiklerini UCM’nin kararlarına karşı koruyacaklarını söyledi.
Burada “müttefikler” ifadesiyle kastedilenin öncelikle İsrail olduğunu hatırlatmaya gerek yok.
Trump yönetimi işgal rejimini korumak için uluslararası hukuku yerle bir etmeye ve gerekirse tüm dünyayı karşısına almaya hazır.
ABD Başkanı, Beyaz Saray’a oturduğundan bu yana İsrail lehine ve Filistin davası aleyhine bir dizi karara imza attı.
Önce Kudüs’ün işgal rejiminin başkenti olduğunu ilan etti.
Ardından Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Örgütü (UNRWA)’ya Amerika’nın yaptığı yardımı yarıya indirdi.
İsrail’deki ABD Büyükelçiliği’ni Tel Aviv’den Kudüs’e taşıdı.
Amerika’nın UNRWA’ya yardımını tamamen kesti ve “Filistinli mülteci” tanımının yeniden yapılarak dönüş hakkının ortadan kaldırılması için düğmeye bastı.
Filistin Yönetimi’ne yardıma son verdi.
Kudüs’teki hastanelere yapılan yardımları kesti.
Son olarak da FKÖ’nün Washington’daki ofisini kapattı.
Yani Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belliydi.
“Yüzyılın Anlaşması” projesi kapsamında atılan bu adımların devamı da gelecek.
FKÖ’nün Washington’daki ofisinin kapatılmasını “barış çabalarına karşı savaş ilanı” olarak niteleyen Filistin Yönetimi, Trump’ın Filistin davasını tasfiye etmek için attığı adımlara karşı ne yapıyor?
Bu sorunun cevabı, birlik ve bütünlük içinde olmaları gereken Filistinliler açısından gayet dramatik ve üzücü.
Filistin Yönetimi ve Fetih’in şu anki önceliği, Filistinli gruplarla İsrail arasında uzun vadeli ateşkes anlaşması imzalanmasını engellemek.
Çünkü ateşkesin sağlanması, ablukanın hafiflemesi ve Gazze Şeridi’ne uygulanan yaptırımların boşa gitmesi anlamına geliyor.
Filistin Yönetimi, ablukanın kaldırılması veya hafifletilmesi halinde Hamas’a uzlaşı şartlarını dayatamayacağının farkında.
Bu nedenle ne pahasına olursa olsun Gazze Şeridi’ne uygulanan ablukanın devam etmesini istiyor.
Abbas’ın yaptığı bir diğer şey ise çaresizce Trump’ı sağa-sola şikâyet etmek.
Arap ülkelerinin çoğu ABD Başkanı’nın adımlarını destekliyor.
Yani Abbas’a Riyad’dan, Abu Dhabi’den ve Kahire’den destek yok.
Washington’la arası bozulan Filistin Yönetimi Başkanı’nın Avrupa’ya yaptığı “ABD’nin arabuluculuk rolünü siz üstlenin” çağrısından da herhangi bir sonuç çıkmadı.
Abbas’a geriye Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’a mektup göndererek Amerikan politikalarından yakınmak kaldı.