Trafik Vakfı’nı duymayan var mı? Eminim otomobili olan herkes duymuştur. Otomobili çekilmeyen var mı? İlla yanlış park yapman gerekmez, her an yüzlerce araç gibi park etmiş olduğun halde, senin aracının aradan alınıp gittiğini de görmen mümkün. Hele İstanbul’da malum trafikten dolayı insan evinin önünde dahi park edecek yer bulamıyor.
Bu durumu da ranta çevirenler var sanırım. Trafik Vakfı’nın İstanbul’da ayrı, Ankara’da ayrı kuruluşlar olduğunu bilmiyordum. Başka illerde var mı, onu da bilmiyorum. Trafik Vakfı’na ait araçları en fazla da çekicilerin üzerinde polis amblemiyle ya da polis eşliğinde gezerken görürsünüz. Bu vakıfların ayrıca iktisadi işletmeleri var. Çektikleri her araç başına hem kendileri hem anlaştıkları yediemin otoparklarına ciddi gelir sağlamaktadırlar. Ciddi gelir diyorum çünkü elde ettikleri gelirin tam olarak ne olduğunu kimse bilmiyor. İstanbul ve Ankara’da her gün binlerce araç yanlış park yaptığı gerekçe gösterilerek çekilmekte. Araç sahibi yanlış parkın cezasını -aracını arayıp bulabilirse-, çekilen yediemin otoparkında kurulu olan ofiste ödemiyor. Ceza plakaya geliyor. Ancak otoparktaki aracını alabilmesi için ceza tutarı kadar da çekme parası ödüyor. Bu ücretin büyük bir bölümü Trafik Vakfı’na gidiyor. Küçük bir kısmı da otoparka.Yani yanlış parkın cezasını ödemek için gitmiyorsun aracının çekildiği yere, çekme parasını ve otopark parasını ödemek üzere gidiyorsun.
Ranta bakın!
Trafik Vakfı’nı duyduk. Peki, bu vakıfların yönetimini bilen, duyan var mı? Sır gibiler. Trafik Vakfı ile işbirliği içinde olan onlarca polis dernekleri var. Vatandaş yanlış parkın cezasını ödemekle kalmıyor, çoğu zaman çekilen aracını hasarlı alması ve yanlış parkın cezası bir yanapolis zoru ile hem çekici hem otopark parası ödemek zorunda bırakılıyor. Dahası, aracını park ettiği yerde bulamayan vatandaş, aracın çekildiği yeri bulmak için de müthiş bir araştırma yapmak zorunda. Sakın aracınız çekildiğinde tanıdık polis, ya da amir aramaya çalışmayın. Trafik Vakfı’nın zaten polis işbirliği ile acınızı çektiğini sakın unutmayın… Çekilen araçlar arasında sivil polis araçlarının, basın trafik kartı bulunan araçların da olduğunu bilin.
İstanbul ve Ankara Trafik Vakfı, yasal mevzuat elvermediğinden araç çekme ve otopark işletme işlerini direk yapmıyor. İstanbul Trafik Vakfı bunun için 1996 yılında, “Taşıma ve Çekiciler İktisadi İşletmesi” adı altında bir yapı oluşturmuş. Bu yapının bünyesinde çeşitli zamanlarda değişik sayıda ilçe emniyet müdürlüklerine bağlı Polis Hizmetleri Derneği yer almış. 2011 yılında iktisadi teşekkülün adı “İstanbul Trafik Vakfı İktisadi İşletmesi” olarak değiştirilmiş. İşletme içinde “Çekici” ve “Otopark İşletmeleri” adı altında iki birim bulunuyor. Ankara’daki yapı da bundan farklı değil. Bugün için “İstanbul Trafik Vakfı İktisadi İşletmesi” içinde 14 ilçenin Polis Hizmetleri Derneği yer alıyor. Dernekler de yasal mevzuatı aşmak için Polis Hizmetleri Derneği İktisadi İşletmesi oluşturmuş. Şirketleşmişler anlayacağınız…
2008 yılında İçişleri Bakanlığı’nın çıkardığı bir genelge ile araç çekme işlemi yasaklandı ve sadece park cezası kesilmesine karar verildi. Ancak bu karar, 21 Mart 2012’de değiştirildi. Karayolları Trafik Yönetmeliği’ne, “Araç kaldırılıp götürülmeden veya götürüldüğü esnada sahibinin gelmesi durumunda idari para cezası kadar tutar, kendisine tebliğ edilmek ve yapılan masraflar ödettirilmek suretiyle kişiye teslim edilir” şeklinde ibare konuldu.
Tam bir trafik terörü uygulanıyor vatandaşa. Vatandaşa yapılan bu eziyetin sona ermesini sizce kim engelledi? FETÖ olabilir mi? FETÖ’den ihraç edilen toplam polis sayısının 50 binin üstünde olduğunu düşünürsek, bu olasılık akla gelmiyor mu? Peki,Trafik Vakfı ile işbirliği içindeki polis derneklerinin içinde FETÖ yapısı söz konusu olabilir mi? Trafik Vakfı üzerinden elde edilen gelirler kimlere ne kadar gidiyor? Araçların çekildiği otoparkların sahipleri kimler? Trafik Vakfı yöneticileri duyuyor musunuz?
15 Temmuz alçak darbe ve işgal kalkışmasına karşı canını siper eden vatandaşın hakkını savunmak gazetecilik görevinin ta kendisidir. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun da dikkatlerine sunuyorum.