Toplumun İmamoğlu’nu tanımaya ihtiyacı var

Abone Ol

İmamoğlu kimdir? Bilmiyoruz.

Türkiye’mizin incisi İstanbul’u yönetmeye talip ama PR şirketinin topluma sunduğu birkaç aile fotoğrafı dışında kendisini tanımıyoruz.

İmamoğlu siyasetin içinde yeni bir profil.

Propaganda sürecinde olabildiğince halkın içine inmeye çalışıyor, eleştirileri hazmetme açısından tahammülü yüksek görünüyor.

CHP’nin yakın tarihten bu yana taşıdığı ağır bagajları üzerine almıyor. Millet ittifakının meşruluğu tartışmaya açık “yapı”larını, ortaya koyduğu imajla birlikte “görünmez” yapmaya çalışıyor. CHP ise bu stratejiyi benimsiyor, ne Kemal Kılıçdaroğlu ne de Canan Kaftancıoğlu ortalarda pek görünmüyorlar. Sanki süslü-cancanlı bir paket yapılmış, iş/süreç; satana kadar bu şekilde devam edecek. Sonrasında kutunun içinden çıkacak paket herkes için bir sürpriz olabilir.

İmamoğlu konusunda toplumun kafasını karıştıran bazı açıklamalar, bazı gelişmeler oldu. Onlardan bahsedelim:

*Yunanistan medyası İmamoğlu’nu, “İstanbul’u fetheden Yunan, Pontus kökenli bir Rum” olarak tanıttı ve sevinçlerini belirttiler. Bu tıpkı 2016’da Londra belediye başkanlığını Müslüman kökenli Sadiq Khan’ın kazanması üzerine Müslüman ülkelerde oluşan mutluluk atmosferine benziyor. Bu tarz şeyler elbette olabilir. Türkiye demokratik bir ülke ve adaylar farklı kökenlerden gelebilirler. İmamoğlu’nun yanlışı; ortada ciddi yayınlar, söylemler varken bunlara cevap vermemesi, iddialara açıklık getirmemesidir.

*Bir diğer soru işareti Kemalist yazar Nihat Genç’ten geldi. Şöyle diyor: “Ekrem İmamoğlu’na üç ayda iman ettiniz, secde ettiniz. Daha adamın ağzından FETÖ ve PKK’ya karşı bir cümle duymadık. İmamoğlu’nun HDP’ye ödeyeceği bedel İstanbul’da istihbarat ve güvenlik zafiyeti oluşturabilir. İSPARK’ın işletmesinin HDP’ye verilmesi demek, İstanbul’un göbeğinde iki-üç bin Kandilli demektir.”

*Yaşananlara CHP eski Milletvekili Canan Arıtman da yorum getirdi ve şöyle dedi: “CHP’li olmayanlar bugün CHP’yi yönetiyor. Onun için kaybediyoruz. Bu benim içimi acıtıyor.”

Hal böyleyken toplum da merak etmeye başladı. Ekrem İmamoğlu kimdir? Türkiye siyaseti ve geleceği hakkında ne düşünür? O nedenle gazeteciler TV programlarında çeşitli sorular sormaya başladı fakat sorularına cevap alamadılar.

İmamoğlu gazetecilerin kendisini tanımamıza yönelik sorularını geri çeviriyor, “Ben belediye başkanı adayıyım, bu konular beni ilgilendirmez” deyip, deyim yerindeyse işin içinden sıyrılıyor.Oysa ülkenin kültür başkenti olan bir şehri yönetmeye talip bir siyasetçinin, önemli konulardaki duruşunu toplumun bilmek istemesi kadar doğal bir şey olamaz.

 

Bir gazeteci olarak Ekrem İmamoğlu’na şu soruları sormak isterdim:

–27 Mayıs darbesi, darbeler ve darbe zihniyeti hakkında ne düşünüyorsunuz?

–15 Temmuz’da ne yaşandı?

–FETÖ ile mücadele hakkında ne düşünüyorsunuz?

–PKK ile mücadele nasıl devam etmeli?

–S-400 projesini gerekli görüyor musunuz?

–Doğu Akdeniz’de Türkiye ne yapmalı?

–Suriye’de gerçekleştirilen Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Yazıyı bitirmeden şunu da ifade edelim. Bu ve benzeri soruları kimse Binali Yıldırım’a sormuyor. Çünkü ülkenin Başbakanlığını yapmış bir siyasetçi olarak Yıldırım’ın bu konularda ne düşündüğü, ne uyguladığı çok açık. İhtiyacımız olan İmamoğlu’nun sorulara açıklık getirmesidir.