TOBB’ un açıklaması şöyle:
Ülkemizin sosyal, ekonomik ve siyasal gelişimi açısından kritik önem taşıyan eğitim sektöründe, sayıları 208’e ulaşmış olan Üniversitelerimizde 7 milyondan fazla öğrenci öğretim görmektedir. Türkiye’de devlet üniversiteleri ile aynı statüye sahip kamu kurumu olarak 40 yıllık bir geçmişe sahip olan vakıf üniversiteleri, yükseköğretim sisteminin önemli bir parçasıdır. Anayasamızın 130. Maddesinde ve 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu’nda mali ve idari yönden özerk oldukları belirtilen ve kamu kurumu statüsündeki vakıf üniversitelerimiz kendi kaynaklarını yaratarak ülke ekonomisine devletten hiçbir kaynak kullanmadan çok büyük katkı sağlamaktadır. Yüksek öğretimin yaygınlaştırılması açısından devletin taşıdığı sorumluluğun vakıf üniversitelerince paylaşıldığı, dolayısıyla ortaya çıkacak maliyetlerin önemli bir kısmının vakıf üniversitelerince yüklenildiği dikkate alınmalıdır. Vakıf yükseköğretim kurumlarında her yıl yaklaşık 230,000 kaliteli eğitim almış mezun iş hayatına katılmakta, ülke kalkınmasında büyük rol oynamaktadır.
Vakıf yükseköğretim kurumlarının, sağlık sektörüne akademik yapısı ve hastaneleri ile önemli katkıları vardır. Bu bağlamda, ülkemizdeki toplam 47 eczacılık fakültesinin 15 adedi Vakıf Üniversiteleri’ne ait olup sistemin tamamlayıcı unsurudur. Her yıl yaklaşık 5500 öğrencinin kayıt olduğu eczacılık fakültelerinde toplam 25200 öğrenci eğitim görmektedir.
Vakıf yükseköğretim kurumları, oluşturdukları eğitim öğretim imkanları, öğretim üyesi profili, laboratuvar ve uygulama alanları, araştırma potansiyeli ve diğer tüm kampüs imkanları ile yükseköğretim alanında önemli bir boşluğu doldurmakta ve üniversite öğrenimi görmek isteyen adaylara nitelikli yükseköğretim fırsatı sunmaktadır. Buna rağmen, herhangi bir akademik veriye dayanmayan toptancı bir anlayışla ve klişe ifadelerle özelde vakıf yükseköğretim kurumlarını, genelde Türk yükseköğretimini hedef alan beyanların, son derece temelsiz olduğunu da belirtmek isteriz.
Son yıllarda Eczacılık Fakültelerine yönelik söylemler dile getirilmekte, Eczacılık Fakültesi mezun sayısının çok fazla olduğu vurgulanmakta, eğitim kalitesinin düştüğü beyan edilmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti yeni yüzyılında, uluslararası arenaya iş gücü yetiştirmeyi misyon haline getirmiştir. Özellikle sağlık alanında yetkin uluslararası niteliklere sahip sağlık profesyonelleri yetiştirmek, yükseköğretim sistemimizin hedefleri arasındadır. Ülkemizin özellikle ilaç ve ilaç hammaddesi geliştirmede dışa bağımlılığı hepimizin malumudur. Bu sebeple bu alana yönelik uluslararası nitelikli ve yüksek donanımlı eczacı yetiştirmek yüksek derecede önem arz etmektedir. Açılan yeni eczacılık fakültelerinde ülkemizin sadece iç ihtiyacına yönelik öğrenci yetiştirilmemekte, aynı zamanda uluslararası öğrencilere de yüksek kaliteli eğitim imkanı vakıf üniversitelerince verilmekte ve ülkemizin uluslararasılaşmasına, yayılma politikasına, ekonomik girdisine katkı sağlanmaktadır.
Bunun yanı sıra vakıf üniversitelerindeki eğitim şartları ve alt yapısı Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından titizlikle denetlenmektedir. Özellikle YÖK, eczacılık fakültesi açılması ve eğitim-öğretim asgari şartlarını yüksek tutarak kalitenin artırılmasını ve standartize edilmesini amaçlamaktadır.
Bu nedenle vakıf üniversitelerinin eğitim programları, alt yapıları ve öğrenim kadroları daha da titizlikle denetlenmektedir.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Türkiye Yükseköğretim Meclisi olarak bizler, hassasiyetleri anlayarak ve göz önüne alarak ülkemizin eczacılık mesleği dahil tüm sağlık profesyonellerinin yetiştirilmesine özel önem vermekteyiz. Vizyonumuzu, stratejimizi ve kurumlarımızı da bu yönde her geçen gün iyileştirmeye çalışmaktayız.
Kamuoyunun bilgilerine saygılarımızla sunarız.
Bekir Okan Prof. Dr. Mustafa Aydın
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
Türkiye Yükseköğretim Meclis Başkanı Türkiye Yükseköğretim Meclis Başkan Yardımcısı