Suudi Arabistan Başsavcılığı, Gazeteci-Yazar Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul Başkonsolosluğu’nda öldürülmesi olayına karışanların Riyad’da ilk kez hâkim karşısına çıkarıldıklarını açıkladı.
Açıklamada, 11 şüpheliden 5’i hakkında idam talep edildiği ifade edildi.
Suudi Arabistan Başsavcılığı ayrıca Türkiye’den delillerin iki kez talep edildiğini fakat Ankara’nın bu talebe olumlu cevap vermediğini öne sürdü.
Türkiye’nin delilleri vermediği iddiasını bir yana bırakacak olursak, bu habere normalde “Katiller nihayet adalet önünde hesap vermeye başladı. Hem de bazıları idamla yargılanıyor” diye sevinmek gerek.
Fakat olay göründüğü gibi değil.
Öncelikle hâkim karşısına çıkarıldıkları belirtilen kişilerin isimleri bilinmiyor.
Haklarında idam talep edilenlerin de.
Sarı Çizmeli Mehmet Ağa.
Suudi Arabistan Başsavcılığı yarın isimlerini açıklamadığı suçluların idam edildiğini söylese inanacak mıyız?
Cinayet dosyası kapanacak mı?
Böyle yargılama mı olur?
Başsavcılığın son açıklaması da daha öncekiler gibi çelişkilerle dolu.
Yargılanan kişilere tam olarak hangi suçlamaların yöneltildiği bilinmiyor.
Sorguları tamamlanan kişilerin ifadeleri de meçhul.
Açıklamada “zanlılar” değil “suçlular” ifadesi kullanılıyor.
Henüz yargılama yeni başlanmışken suçlu olduklarına nasıl hükmedildi?
Suçlu olduklarına karar verilmişse yargılamanın ne anlamı var?
Başsavcılığın iddia ettiği gibi Türkiye delilleri vermediyse ve Riyad’ın elinde delil yoksa, beş kişi hakkında neye dayanarak idam talep ediliyor?
Bu ve benzeri çelişkiler sosyal medyada alay konusu oldu.
Suudi Arabistan soruşturma ve yargı süreci devam ediyormuş izlenimi vererek cinayetin başından beri oynadığı tiyatroyu sürdürüyor.
Zaman kazanmaya ve cinayeti unutturarak kamuoyunun gündeminden düşürmeye çalışıyor.
Bu arada, Kaşıkçı davasında yargılamanın başladığı gün Riyad’dan ilginç bir haber geldi.
Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA’da yer alan habere göre, Yüksek Yargı Konseyi zayıf delillere dayanan kararların önüne geçmek için suç ispatlanmadıkça şüphelilere herhangi bir cezanın uygulanamayacağı yönünde karar aldı.
Karar, zamanlaması itibariyle dikkat çekti ve “Kaşıkçı cinayetine karışanları korumaya yönelik bir adım” olarak yorumlandı.
Şu bir gerçek ki, Suudi Arabistan’da adil yargıdan ve hukuka uygun şeffaf yargı sürecinden bahsetmek imkânsız.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Sözcüsü Farhan Haq, Kaşıkçı’nın öldürülmesine ilişkin davayla ilgili gelişmeleri izlediklerini belirttikten sonra, “kapsamlı, açık ve şeffaf soruşturma” çağrısını yineledi.
Bu tür çağrılarla herhangi bir sonuca ulaşılamayacağı kesin.
Adaletin tecellisi için çağrıda bulunmak yerine somut adımlar atmak gerekiyor.
Riyad idamla yargıladığını öne sürdüğü kişilerin cesedin akıbeti hakkında söylediklerini dahi açıklamış değil.
Cesedi teslim aldığı öne sürülen yerli işbirlikçinin robot resmini Türkiye’ye vereceklerdi.
Henüz Ankara’ya ulaşan herhangi bir robot resim yok.
Suudi Arabistan’ın cinayetin başından bu yana sergilediği lakayt tavır aynen devam ediyor.
Cinayet için resmi olarak uluslararası soruşturma talep etmekten başka bir çözüm yolu görünmüyor.
Bu arada belki şu yapılabilir.
Riyad’da gerçekleştiği söylenen duruşmaları Türkiye’den ve dünyadan gözlemcilerin izlemesi talep edilebilir.
Suudi Arabistan’ın böyle bir talebi kabul edeceğini sanmıyorum.
Fakat en azından Riyad’ın kapalı kapılar ardında gizli saklı gerçekleştirdiğini iddia ettiği duruşmalarda hakikati gizlemeye çalıştığı tescil edilmiş olur.