Ne yazık ki başörtüsü derken tesettürü kaybettik.
Güya başörtüsü davasını kazanmıştık. Maalesef onu da kaybettik.
Şimdi başa dönmek gerekiyor. Başörtünün de gerçek adı olan tesettürden başlamak gerekiyor.
Nice yıllar önce başlayan bir çaba vardı. Okuyan ve çalışan kesimlerde kaybolan tesettürü kazanmak için bir çaba. Bunun için yazan, çizen ve çileler çeken büyüklerimiz vardı. On yıllarla mücadelede önemli kazanımlar elde edildi. Sonra bu başörtüsü mücadelesi diye devam etti. Yürüyüşler, toplantılar mitingler vs. İki binli yılları geçerken güzel sonuçlar elde edilirken bir de baktık ki tesettür diye bir şey kalmamış.
Evet, ne yazık ki şimdi bu haldeyiz. Örtünme diye bir şey yok neredeyse. Köylerimize kadar giden bir mahvolma süreci var ve devam ediyor.
Ne oldu bize? Neden böyle olduk? Niçin çaresine bakmıyoruz?
İlla okuyacak, iş sahibi olacak, kocasına mecbur olamayacak vb. Sanki koca bir düşman. Daha en başta bu veriliyor kızlarımıza. Tabii sonuçlar bir felaket. Aile günden güne tükeniyor. Ahlak bitti. Bu kanunlarla olacağı bu ne yazık ki.
Kocasını bırakıp başka birisiyle kaçanlar yakalanıyor da gönüllü ise serbest bırakılıyor. Yeni yeni haberler insanı mahvediyor. Bakanlık ve kadın dernekleri neden susuyor ki bu acı yıkımlarda? Niçin bir ceza yok? Aile biterse ne kalır geriye?
Artık düşmanlar sevine dursun. Yıkamadıkları bir milleti en önemli yerinden tutarak kündeye getiriyorlar. Tabii buna sessiz kalan her kesimden sorumlu/sorumsuz nice insanımız var ki, her birimiz yarın Rabbimize ne diyeceğiz bilmem.
Evinde, yuvasında eşine hizmetle ve yavrularını yetiştirmekle Cenneti kazanacak bir anne, dışarda onlarca erkeğe hizmet etmek ve maaş almak için can atıyor. Genel durum bu. Kendine uygun, Allah’ın emrine zıt olmayan bir hizmet olsa o başka. Ne yazık ki hepsi normalleşti.
Sanki dünya kalıcı. Ne yaparsak kâr. Mal, mülk, para, makam, şan, şöhret, gösteriş. Ev, bark vs.
Hele bu dijital çağda paylaşımlar. Gösteri(m)ler, övünmeler. Yediğimiz, içtiğimiz, giydiğimiz, oturduğumuz, bindiğimiz… Ya açlar, ya yoklar, ya acı çekenler!
Ölüm yok sanki. Rabbimiz soracak tabii ki. Gel bakalım, ne getirdin? Bunları mı göstereceğiz acaba? Zaten görünecek.
TESETTÜR ALLAH’IN EMRİDİR
Halbuki Allah’ın açık emridir tesettür ve bize Atamız Adem as ile Havva anamızdan örnek verir Rabbimiz. İşte açmak kimin işiymiş bakalım:
“Ey Âdemoğulları! Şeytan, anne babanızı ayıp yerlerini birbirine göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de aldatmasın. Çünkü o ve yandaşları, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz şeytanları inanmayanların yoldaşları yaptık.” (A’raf 27)
“Mü’min kadınlara da söyle; gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Zînet yerlerini açmasınlar. Bunlardan, kendiliğinden görünen kısmı müstesnâdır. Başörtülerini yakalarının üstüne koysunlar.” (Nûr 31)
“Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına dış örtülerini üstlerine giymelerini söyle. Bu, onların tanınıp kendilerine sarkıntılık edilmemesi için daha uygundur. Allah çok bağışlayıcı ve çok esirgeyicidir.” (Ahzab 59.)
Ayrıca, Allah’ın sevgili Peygamberi (s.a.v.) Efendimiz’in belirttikleri şu husus göz ardı edilmemelidir: Ebu Hureyre (r.a.) şöyle der:
“Rasûlullah (s.a.v.) kadın elbisesi giyen erkeğe ve erkek elbisesi giyen kadına lânet etti.” (Ebu Davud, libas 28.)
İbn-i Abbas (r.a.)’den de şöyle gelir:
“Rasûlullah (s.a.v.), (konuşma ve hareketlerinde) kadın gibi davranan erkeklere ve erkeklere özenen (ve onlara benzemeye çalışan) kadınlara lânet etti.” (Buharî, libas 61.)
EVET. TESETTÜR BİR DAVADIR VE ONA SAHİP ÇIKMAK GEREKİR.
Haydin mücahideler!