Tıpkı iki yıl önce olduğu gibi PKK bugün de ormanlarımızı yaktığını itiraf etti. Tüm yangınları örgüt mü çıkardı, yoksa felaketin üzerinden nemalanma yarışına girenler treninde ön koltuktan yer kapma telaşında mıdır, bilmiyoruz. Kesin olarak bildiğimiz şey, 40 yıldır her türlü alçakça saldırıyı yapan bir terör örgütünün böylesi bir kötülüğü de yapacak kadar gözü dönmüş olduğudur.
Hiçbir terör örgütü savaştığı devleti silahla yıkabileceğini düşünmez. Çünkü buna gücünün yetmeyeceğini bilir. Bombalı saldırılar, dehşete düşüren katliamlar ya da suikastların tek bir amacı vardır: Toplumda korkuyu yaygınlaştırmak ve devlete olan güveni sarsmak.
TERÖRÜN SİLAHI: GÜVENSİZLİK
İnsanlar sıkıntıya düştüğünde otoriteye, hatta bu durumun ötesine geçip birbirlerine güven duymamaya başlarsa terör hedefine ulaşmış sayılır. Yalan haberler, abartılı yorumlar yangına benzin dökmek için tasarlanmış terör silahlarıdır.
Yaz aylarında kuraklığın artmasıyla birlikte tüm dünyada beklenen bir felaket olan orman yangınlarının, ülkemizde yüzlerce farklı noktada eş zamanlı olarak başlaması akıllara terör şüphesini getirmişti. Çünkü terörün hedefi devleti acze düşürmek, sonra da Türkiye’yi bir kaşık suda boğmak isteyenlerin çıkaracağı gürültüde keyif sürmekti. Öyle de oldu.
Her ne kadar PKK, yangınlarla Türkiye’yi tehdit ederek Can Dündar gibilerini bu “itiraflarından dolayı” kızdırsa da henüz bir çuval inciri berbat etmemişti. Devleti aciz, insanımızı sömürgecilerden medet uman zavallılar gibi göstermek hala mümkündü. Batılılar da Irak ve Afganistan’da olduğu gibi imdat isteyen halklara yardım etmek konusunda oldukça hevesli.
İSTEDİKLERİ YARDIM DEĞİL, SÖMÜRGE OLMAK
Böylece yurtdışında Avrupa’nın himmetiyle kaçak hayatı yaşayan FETÖ ve PKK yandaşları timsah gözyaşları dökerek efendilerine #HelpTurkey diyerek “Türkiye’ye yardım” çağrısı yaptılar. Zaten sosyal medyada sırf Erdoğan düşmanlıkları yüzünden bu karanlık tiplerin değirmenine su taşımaya gönüllü olan bir dünya “profil” var. Gerçek hayatta ise bu fenomenlerin esamesi okunmuyor. Çünkü Bodrum’da alev manzaralı akşam yemeklerinde başlarını sadece paylaşım yapmaktan parmakları yorulduğunda kaldırıyorlar.
Avusturalya’da 8 milyon hektar orman tam 240 gün boyunca yandı. Ülkede Türkiye’nin tüm orman varlığının üçte biri kadar ağacın ve 2 bin evin kül olmasına rağmen hiçbir Avusturalyalı’nın aklına devleti suçlamak gelmedi. Yunanistan’da iki yıl önce Atina’nın dibindeki Mati Kasabası 102 insanla birlikte yok oldu. Fakat hiçbir Yunanlı, “devletimiz aciz, Türkiye gelsin bizi kurtarsın” demedi.
Devletlerin felaketler karşısında yardımlaşmasından tabii ne olabilir? Ukrayna, Azerbaycan, Katar ve Rusya yangında yardımımıza koştular. İspanya, İtalya hatta Yunanistan’ın yardım etmesinden gocunacak değiliz ya.
Fakat bir yanda “elinde kibrit tutan teröristi” himaye ederken, diğer yandan “yardım istiyor musun” diyerek küstahça sırıtanları görmezden mi gelelim?
Şimdi sahada Türkiye’nin bileğini bükemeyenlere, felaketler karşısında birliğimizi koruyarak meydan okuma vakti.