15 Temmuz ve 16 Nisan, sorumlulukları kuşanan muazzez milletimizin kazandığı çok ama çok önemli tarihi zaferlerdir. Her iki zaferin arkasındaki güç ise, milletin kendi öz iradesidir. Dolayısıyla ‘’gelecekte bu iki destansı zaferin gerçek sosyolojisine hâkim olanlar, kurulacak olan Yeni Türkiye hakkında esaslı sağlam bilgilere de sahip olacaklardır.’’
15 Temmuzu o kanlı geceyi unutmak mümkün mü dostlar? Hani çok değil bundan yaklaşık 10 ay önce, 15 Temmuz gecesi asker üniforması giyen bir kısım satılmış alçaklar “Cumhurbaşkanımıza suikast düzenleyerek ve milletimizin iradesine darbe yaparak’’ ülkemize diz çöktürmek istemişlerdi değil mi? Amma velâkin o hain gecede Fetö’cü teröristlere karşı devleti ile bütünleşip yekvücut olan kahraman milletimiz, çıplak ellerle onlara karşı gelmiş, tankların önüne yatarak hem ülkeyi hem de demokrasiyi kurtarmıştı. O gün devletine ihanet eden hainler ve onların destekçileri güç sarhoşu yedi düvel, unuttukları “Osmanlı Şamarı’’ ile yeniden bir kez daha tanışmış olmuşlardı…
Yine öte taraftan 15 Temmuz’un kahramanı olan bu aziz millet, 16 Nisanda da parlamenter sistemi 51.4 ile tarihe gömüp, yerine Cumhurbaşkanlığı sistemi getirerek “bürokratik oligarşiyi ve darbeci yasaları yerle yeksan ederek” yönetime el koymuştur. Evet, böylece olan olmuş yönetim el değiştirmiş, aydın sınıfın hor görüp de “köylü-taşralı’’ diye arasına mesafe koyduğu kişiler artık masaya yumruğunu vurmuştur. Hani şu 29 gün boyunca vatanını “olası yeni bir işgal kalkışmasından’’ korumak için, gündüz ekmeği için çalışıp, geceleri sabahlara kadar meydanlarda nöbet tutan işci kardeşlerimden bahsediyorum… Başı yaşmaklı, eli nasırlı analarımızdan, gözünü kırpmadan ölüme giden gençlerimizden bahsediyorum…
AK Partiyi “bugünlere getiren ve iktidara taşıyan’’ o güçlü taşralı iradeden bahsediyorum. AK Parti ile birlikte büyüyen siyasal bilince ve özgüvene sahip olan “eğitimli orta sınıftan’’ bahsediyorum… Evine helalin den rızık götürmek için çalışan ve her geçen gün daha da büyüyen “esnaftan’’ bahsediyorum… AK Parti’nin politikaları sonucunda devleti ile bütünleşerek dışlanmaktan ve ötekileştirilmekten kurtulan ‘’fedakâr insanlardan’’ bahsediyorum. 16 Nisanda ayaklarındaki prangalardan kurtulup öz vatanında yıllarca parya olarak yaşamak zorunda bırakılan ‘’omurgalı insanlardan’’ bahsediyorum…
AK Parti ile birlikte oluşan bu toplumsal değişimi ‘’karnı tok sırtı pek aydınlarının, rant uzmanlarının, batıya iliştirilmiş tiplerin, halktan izole hayat yaşayan Nişantaşı solcularının ve dahi kökten Erdoğan karşıtlarının’’ anlamasını beklemek en hafif tabirle saflık olur. Darbe gecesi “kursağının peşine düşüp de ATM’de sıraya geçenlerden, aklını Pensilvanya’daki muşmula suratlı günahkar tekeye teslim edenlerden’’ bu sosyolojiyi anlamalarını beklemek evet tabii ki de aptallık olur..
Cumhurbaşkanlığı sistemi ile birlikte dostlar, inşallah “devletin yönetimi yeniden restore edilecek’’ ve bu dışlanan mazlum millet artık yeni yönetimin en büyük dayanağı olacaktır. Allah’ın izni ile “15 Yıl önce vesayet bükücü güçlü liderine’’ kavuşan bu taşralı sessiz çoğunluk, artık bundan böyle “güce de erişecek merkezde kendini de konumlayacak ve söz sahibi de’’ olacaktır. 15 Yıl boyunca ayakları üzerinde sabit duran ve asla takla atmayan taşralılar, şimdi hep bir ağızdan “toplumsal ve siyasal alandabundan böyle bizde varız ve toplumun herkesimin den de saygı bekliyoruz’’ diye haykırmaktadırlar. Ve bu duruma artık kimsenin kayıtsız kalması mümkün değildir…
Cumhurbaşkanlığı sistemi ile hayata geçirilecek olan Yeni Türkiye Perspektifinde “düşünce, sanat, medya, siyaset, ekonomi’’ dünyasından yaklaşık bir asırdır dışlanan bu aziz millet artık yavaş yavaş ayağa kalkacak ve bundan sonra “Ben de varım’’ diyecektir. Bir asra yakındır bin bir türlü sıkıntılara duçar olmuş, hayalleri çiğnenmiş din, inanç, etnisite ve kimliklerinden ötürü ezilmiş, lakin davasına kara sevdalı taşralı insanlar artık yeni dönemde “söz sahibi olmayı’’ artık güçlü bir şekilde talep ediyorlar.
Yeni dönemde “yıllar önce postu Ankara ya atıp ta devletimizin içine çöreklenip kendini devletin sahibi zanneden müesses nizamın buyurgan engereklerin’’ artık beli kırılmalıdır. Aynaya bakmaya tahammülü olmayan ve idrak yolları kapalı olan bu liyakatsiz kifayetsizlerin, artık yurdum insanına alan açması gerekmektedir. Her ne kadar hasetten gözlerine perde inen kripto FETÖ beslemeleri bu durumu çok dillendirmek istemeseler de hadi sevabına yine ben söyleyeyim: Ey tasması dışarıda kendisi içerimizde de olan mankurtlar..! Artık şunu kafanızın bir köşesine yazın..! Bu milletin bundan böyle yutkunmak ve 21. yy ıskalamak gibi bir düşüncesi yoktur. Ey aklını yele verip de koltuğa yapışık yaşayanlar..! Ve dahi kerameti kendinden menkul zannedenler.! Demem o ki bundan sonra işiniz çok zor olacaktır..! Eee anlayın be tosuncuklar, yormayın beni gari…
Hem lafın tamamı da aptala söylenirmiş…