1 Kasım’da tekrar seçim kararı alındığı gün zihnimde atmıştım bu başlığı.
“Tashih-i karar”
Hukuki bir tabir ve anlamı; “karar düzeltme.”
Bugün de bir bakıma öyle.
Millet, 7 Haziran’da bir karar verdi.
Hemen o günlerde yazmıştık, tekrar edelim.
“Nasıl önceki seçimlerde ısrarla milli iradeye saygıyı savunduk ise burada da aynı şekilde halkın bu tercihine saygı duyuyoruz. Halk, böyle istiyorsa tabii ki, istediği olacak.”
Böyle demiştik.
Sonra koalisyon görüşmeleri sürecinde vatandaşlarla çeşitli muhaverelerimiz oldu ve gördük ki, insanlar, aslında verdikleri bu karardan hiç de memnun değil.
Yine bu sütunda “Kızdım, başka partiye oy verdim, şimdi pişmanım” başlıklı bir yazıda, bu durumu anlatmıştım hatırlarsınız.
İşte, bahsini ettiğim o yazıdaki genç adamın şahsında millet, dün itibariyle, 7 Haziran’da verdiği kendi kararını düzeltme yönünde irade beyanında bulundu.
Yani “Tashih-i karar”da karar kıldı.
Ne iyi etti…
Hatta, ne çok iyi etti.
Ve dahası, çok çok iyi etti.
Allah hepsinden razı olsun.
Yazının ilk satırlarında bu başlığı birkaç ay önce zihnimde attığımı ifade etmiştim.
Sonrası da var.
Ne zaman 1 Kasım’da yapılacak seçim geldiyse aklıma, içimden hep; “Ya Rabb! Bana bu başlıkla yazı yazmayı nasip et” diye dua ettim.
Hamdolsun nasip etti Rabbim.
Dünkü yazımın başlığı ise “Şimdi şükür secdesi zamanı” idi.
Başımızı manen secdeden hiç kaldırmadan devam etmeliyiz.
Bilmeliyiz ki, “La ğalibe İllallah!”
Yani “Yegâne galip Allah’tır!”
Bu bilinç, her günümüzü aydınlatan bir el feneri olmalıdır.
Kibre, zafer sarhoşluğuna, nimete ulaşınca unutmağa ve hele de halkla olan irtibatın gevşemesi hatasına asla düşmemeliyiz.
7 Haziran’da yediğimiz şefkat tokadının ne büyük bir rahmet olduğunu asla akıldan çıkarmamalıyız.
Allahu âlem, o tokat olmasaydı, bu kesin, ezici ve tartışmasız zafer olmazdı.
Türkiye düşmanı tüm emperyalist güçleri ve onların içerideki bedhah işbirlikçilerini, o tokat sayesinde yerle bir eden sonuca giden yolu keşfettik zira.
Silkindik, kendimize geldik.
Bir daha 7 Haziran sonucunu tekrarlatacak yanlışlıklara bulaşmamalıyız.
Şimdi, şükür secdemizden sonra, bütün bu olup biteni arkamıza koyup, yeni ufuklara yelken açma vaktidir.
Millet, çok ciddi bir güçle “devam” demişken, bu büyük nimeti elden kaçırmamak için samimi, ihlâslı ve gayretli bir çalışma içerisine girmeliyiz.
Kendimiz için değil…
Umudunu bize bağlamış bu cefakeş millet için, Türkiye’nin ‘son kale’ olduğunu bildiğinden, geceleri teheccüde kalkarak dua eden ümmet için ve mazlum halklar için.
7 Haziran seçimi sonrasındaki ilk yazımın başlığı, “Hak şerleri hayreyler” idi.
Şerlerden hayır yaratan Allah’a binlerce hamd-ü sena…
Ve evet!
Yeniden, bir kez daha, aşk ile; Vira Bismillah!