Tasarruftaki durumumuz

Tasarruftaki durumumuz
Abone Ol

Geçtiğimiz günlerde ING Türkiye’nin yapmış olduğu bir araştırma ülkemizdeki tasarruf durumumuzu tüm yönleriyle ortaya koymuştur.

Araştırmanın başlığı “Türkiye’nin Tasarruf Eğilimleri Araştırması” olup vatandaşın borçlanma düzeyini de irdeleyen bir çalışma yapılmıştır.

Araştırmanın ortaya koyduğu önemli verilerden biri, ülkemizde yaşayan kişilerin yüzde 57’sinin borçlu olduğudur.

Yani sokaktaki her iki kişiden biri; hatta daha fazlası borçludur ve borçlanmasını çeşitli yollardan yapmaktadır.

Borçlu olan vatandaşımızın seçmiş olduğu borçlanma araçları ise sırası ve oranıyla birlikte şu şekilde sıralanıyor.

Kredi kartı ile borçlanma yüzde 43 ile en yüksek seviyelerde gerçekleşirken ikinci sırada yüzde 12 ile bankalardan alınan krediler gelmektedir.

Bu iki seçenekten sonra gelen üçüncü borçlanma seçeneği olarak eş-dost ve akrabalardan alınan borçlar ise yüzde 10 seviyelerinde ortaya çıkmaktadır.

Borçlanmanın fazla olmasında kullanılan en yüksek seçenek olan kredi kartlı harcamalar bu yıl, geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 66 artarak 1,6 trilyon TL’ye ulaşmış durumdadır.

Borç düzeyindeki bu denli artışın en önemli sebepleri arasında, ülkemizde yaşanan ekonomik zorluklar neticesinde düşen alım gücü gelmektedir.

Borçlanmanın karşısında yapılan araştırmanın sonuçlarından bir diğeri ise vatandaşımızın kullandığı yatırım araçlarındaki farklılıklardır.

Araştırmanın sonuçlarına göre, ülkemizde kullanılan yatırım araçlarının en başında altın, değerli taşlar ve metal hesapları yer almaktadır.

Bunların ardından ikinci yatırım aracı olarak Türk lirası vadeli hesaplar gelmektedir.

Üçüncü ve son olarak kullanılan yatırım aracı ise yastıkaltı döviz ile nakit Türk lirasıdır.

Araştırmanın en önemli verilerinden bir diğeri ise ülkemizde yaşayan vatandaşların borçlanma seviyelerinin yani borçluluk oranlarının artmasıdır.

Borçluluk oranının artmasının yanında tasarruf yapabilen vatandaşımızın sayısının son derece sınırlı kalması da bir başka araştırma sonucu olarak karşımızda durmaktadır.

Kartlı harcamalardaki yükseliş trendi son derece büyük olduğundan bankaların bu husustaki dikkati de en üst seviyelerde durmaktadır.

Ayrıca kredi kartları ile yapılan alışverişlerin gerek oranının gerekse de hacminin yükselmesi ile borç stokunda ciddi oranlarda bir artış meydana gelmektedir.

Artışın son derece yüksek seviyelerde gerçekleşmesi de ekonomik dengelerdeki oynaklığın boyutunu bir anlamda anlatmaktadır.

Ekonomik dengelerde bu derecede oynaklık bu dengelerin ne kadar kırılgan olduğunu aslında bize göstermektedir.

Kırılganlığın yüksek olması sebebiyle tasarruf eğilimlerinde de bir düşüş yaşanmakta; bu durum da ekonomik konjonktüre negatif etki etmektedir.

Elimizde bulunan tasarrufa yöneltici etmenleri en iyi şekilde kullanmak, yapılacak tasarrufların etki derecesini en üst düzeye çıkaracak yegâne hareket olarak değerlendirilmelidir.

Öyle ki ekonomik alandaki sosyal refah artışı, hayatımızın her alanına sirayet ettiğinde bizler rahat nefes alacağız ve böylelikle tasarruf eğilimlerimiz en üst düzeye çıkacaktır.

Bir ülkede ekonomik alandaki sosyal refah artışı için borçlanmaların en alt seviyelere inmesi son derece önemli bir hadisedir.

Yani borçlanma oranı ile sosyal refah artışı ters orantılı bir şekilde kendini göstermektedir.