Tam saha pres

Abone Ol

Suudi Arabistan’ın Lübnan ordusuna ve emniyet teşkilatına yapacağı 4 milyar dolarlık yardımdan vazgeçmesiyle başlayan süreç devam ediyor.

Bu sürecin hedefi İran’ı Lübnan’daki vekili Hizbullah üzerinden vurmak ve – tıpkı Tahran’ın yaptığı gibi – düşmanı dolaylı yollardan yıpratmak.

Riyad’ın İran’a karşı bölgede tam saha pres uygulamaya niyetli olduğunu söyleyebiliriz.

Bağdat’a oldukça aktif bir büyükelçinin atanması ve Erbil’de konsolosluk açılması da bu politikanın ürünlerinden.

Suudi Arabistan’ın Lübnanlılara vermek istediği mesaj şu:

“Siz benim ekmeğimi yiyorsunuz fakat gavurun kılıcını sallıyorsunuz. Bu böyle gitmez.”

Son günlerde bir türlü toplanamayan çöpler nedeniyle zor durumda olan ve her geçen gün durumu kötüye giden Lübnan’ın en büyük gelir kaynaklarından biri turizm.

Suudi Arabistan’ın 4 milyar dolarlık yardımı iptal etmesinin ardından ikinci adım olarak vatandaşlarından en kısa zamanda Lübnan’ı terketmelerini istemesi ve bu ülkeye gitmemeleri çağrısında bulunması, diğer Körfez ülkelerinden bazılarının da yine aynı yönde karar alması hiç şüphesiz Lübnan turizmini olumsuz etkileyecek.

Körfez ülkelerinden gelen turistlerin Avrupa’dan gelen turistlere oranla çok daha fazla harcama yaptığı ve ülkeye para bıraktığı unutulmamalı.

Riyad’ın İran’ı Lübnan’da Hizbullah üzerinden sıkıştırma operasyonu çerçevesinde attığı adımlar bu noktada kalmadı.

Üçüncü adım olarak Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Hizbullah’ı terör örgütü ilan etti.

Bu kararın Suriye’ye olası bir müdahalede Hizbullah milislerinin hava saldırılarıyla vurulması için ön hazırlık olduğunu iddia edenler var.

Kararın nasıl uygulanacağı başlı başına bir tartışma konusu.

Çünkü Hizbullah şu an hükümette ve hatta Lübnan’ın fiili yöneticisi.

Örgüt üyesi iki bakan ve onlarca milletvekili var.

Fakat bu adımın mutlaka bir takım yansımaları olacak.

Örneğin, Körfez ülkelerinde faaliyet gösteren Hizbullah bağlantılı ve örgüte para aktaran birçok şirket var.

Bir sonraki adımda bu şirketlerin faaliyetlerine terör örgütüyle bağlantıları olduğu gerekçesiyle son verilebilir.

Bu da Hizbullah ve Lübnan için ciddi bir gelir kaybı demek.

Ayrıca Körfez ülkelerinde çalışan 550 bin Lübnanlı var.

Bu sayının 300 bini Suudi Arabistan’da.

Körfez ülkelerinde çalışan Lübnanlıların 2015 yılında Lübnan’a havale ettikleri para 7 milyar 500 milyon dolar civarında.

Sadece bu da değil.

Lübnan’ın ziraat ürünleri ihracatının yüzde 75’i ve sanayi ürünleri ihracatının yüzde 53’ü Körfez ülkelerine.

Lübnan’da özellikle emlak ve turizme yatırım yapan yabancıların başında Suudi Arabistanlılar geliyor.

Lübnan Ticaret, Sanayi ve Ziraat Odaları Birliği Başkanı Muhammed Şukayr, geçenlerde bu konuya dikkat çekerek, Körfez ülkelerinde ikamet eden ve çalışan Lübnanlıların akibetinden endişe ettiğini söyledi.

“Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri Lübnan ürünlerine boykot uygularlarsa ne olacak?” diye sordu.

Lübnanlıların iş akitlerine son verip ülkeden göndermeler çoktan başladı.

Hizbullah’ın Suriye’de rejim saflarında savaşması Lübnan’da ciddi anlamda sorgulanıyordu.

Körfez ülkeleriyle yaşanan kriz bu tartışmaları daha da alevlendirecek.

Örgüt, krizden ve ekonomik kayıplardan sorumlu tutulacak.

Riyad’ın Lübnan’a yönelik adımları devam ederse Hizbullah’ın Lübnan halkıyla karşı karşıya gelmesi kaçınılmaz olacak.