Tam bağımsız, güçlü Türkiye için; yerli üretim, marka ve patent hedeflerimiz olmalı

Abone Ol

2016 sonrası ekonomi ve kalkınma politikaları ile ilgili yapılan çalışmalarda gözlemlenen gelişmeler ülkemiz adına yakın gelecekte çok daha güzel işlerin olacağına dair umutlarımızı artırmaktadır. Yerli ve katma değerli üretim, ihracat ülkemizin geleceğe daha güvenli adımlarla ilerlemesini sağlayacak olan hayati derecede önemli konulardır. Tam bağımsız, güçlü bir Türkiye için daha çok işimiz var. Hepimize çok önemli görevler düşüyor.

Türkiye’de üretilen ürünlerde yerli üretim logosu kullanılma zorunluluğu önemli bir atılımdır. Bununla birlikte yerli üretimin artması için işlemelerimize ve sanayicimize verilen destekler artırılmalıdır. Sınaî mülkiyet alanında yapılan çalışmalar desteklenmelidir. Sanayicimizin ve işletmelerimizin önündeki bürokratik engeller, kırtasiye yükü engelleri kaldırılmalı, ticari mevzuatlardaki güncellemeler işlerini kolaylaştırıcı şekilde bir an önce yapılmalıdır. Türkiye’de üretilen ürünlerin hem üretimi hem de tüketiminin yaygınlaşması için öncelikle yerli üretimin önemi hakkında halkımızın bilinçlenmesine yönelik eğitimler planlamalı bu kültürü yaygınlaştırmalıyız. Bunun için topyekûn bir mücadele başlatmalıyız.

Türkiye’nin patent karnesi

2018 yılını verileri incelendiğinde Türkiye Patent Haritasını ve illerin patent karnesi şöyle. 1398 başvuru ile İstanbul birinci sırada yer alırken, Ankara 504 başvuru ile ikinci, Bursa 186 başvuru ile üçüncü, İzmir 164 başvuru ile dördüncü, Manisa ise 124 başvuru ile beşinci sırada yer alırken, Bingöl, Çankırı, Erzincan, Hakkâri, Siirt, Bayburt, Ardahan ve Kilis’ten hiç patent başvurusu yapılmadığı görülmektedir.

Yılın başından sonuna kadar verileri değerlendirdiğimizde ülkemizde patent başvuru sayılarında her geçen gün artış olduğu görülmektedir. Ancak Dünya ile rekabet edebilen, bilim ve teknoloji alanında katma değer üreten bir Türkiye için; Tarımda geleneksel ürün ve değerlerimiz başta olmak üzere coğrafi işaretli ürünlerimizin dünyaya tanıtılmasının sağlayacağı katma değerle birlikte bilim; tıp; sanayi, teknoloji ve daha birçok alanda üretim yapıp ekonomimizin güçlenmesine fayda sağlayabilecek faaliyetleri desteklemeliyiz.

Patent sayıları ülkelerin ekonomik geleceğini gösterir

Patent sayıları ülkelerin geleceğini gösteren bir parametredir. Bir ülkenin 10 yıl sonra nerede olacağını görmek istiyorsanız patent sayılarına bakmanız sizin için yeterlidir.

Son 10 yılda patent konusunda bazı verilere ilişkin değerlendirirsek 2008-2018 yılları arasında ABD’nin almış olduğu patent sayısı 7 milyon 600 bin, Çin aldığı patent sayısı ise 9 milyon 399 bin. Özellikle Çin’in patent alanında yapmış olduğu hamleler dünyada patent lideri olmasını sağladı. Türkiye ve Güney Kore kıyaslaması da son dönemde oldukça gündemde olan başlıklar arasında yer alıyor. İki ülkenin de parametreleri yaklaşık 10 yıl önce aynıydı. Şu an ise Güney Kore’de patent sayısı 2018 itibarı ile 2,5 milyon. Türkiye ise patent alanında son yıllarda yakalanan ivmeye rağmen bu rakamlardan oldukça uzak, son 10 yılda 137 bin patentimiz var. Bunların 54 bin tanesi de yabancıların almış olduğu patentlerden oluşuyor.

İller bazında İstanbul’un 40 bin patent ile en fazla patent alan kentler arasında yer almaktadır. Türkiye’de patent ve altyapı konusunda 1200 Ar-Ge merkezi, 328 tane de tasarım merkezi bulunması, patent ve yüksek teknolojili ürünlerin geleceği konusunda bize olumlu bir perspektif çizmektedir.

Patent, ürün üzerindeki katma değeri artırır

Türkiye patent alanında çıkarılan kanunlar açısından ilk 5 ülke arasında yer almaktadır. Ancak patent işlemeleri konusunda ise geride kalmışız. Sistemli bir çalışma ile daha fazla patent sayısına erişebiliriz. 1970’li yıllarda bir şirketin değeri üzerinde fikir sınai ve mülkiyet haklarının toplam değeri yüzde 5 civarındayken, 1998 yılında bu oran yüzde 75’e, 2000’li yıllarda ise yüzde 90’a yükselmiştir.

Patentler satış değeri açısından da çok önemlidir. Örneğin Google firması, Motorola firmasının patentlerini almak için 12,5 milyar dolar ödeme yapmıştır.

Yüksek teknolojili ürünler ve patent alanında yapılacak çalışmalar tam bağımsız bir Türkiye için hayati derece de önemli konular arasındadır. Uluslararası marka sayımız ne kadar çok olursa ekonomimizde o kadar güçlü olacaktır. Bir başka ülke de asılan markanızın tabelasıyla dalgalanan bayrağınız arasında bilinç olarak bir fark olmadığını içselleştirirsek marka ve patent konusunun neden bu kadar önemle üzerinde durulması gereken bir konu olduğunu da anlamış oluruz. Patentli bir ürün katma değerini her zaman artıracaktır örneğin bir tır dolusu cep telefonumu satsak daha iyi, yoksa bir tır dolusu mobilya mı? Katma değeri açısından bakıldığında cep telefonu; yani yüksek teknolojili ürünler bu konuda daha önemli bir yere sahiptir.

Türkiye’nin sınai mülkiyet hakları konusunda önemli atılımlar yaptığına işaret eden Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı İstanbul İl Müdürü Yüksek Mimar Ümit Ünal’ın ifadesiyle: “…Ülkemizdeki en büyük sorun, sanayi kapasitesindeki yüksekliğe rağmen bu durumun patent sayılarına yansımaması olarak karşımıza çıkıyor. Patent sayısı ile sanayinin gelişmişliği arasında kuvvetli bir bağ vardır.”

Güçlü bir Türkiye için firmalarımızın ciro ve karlılık hedefleri olduğu gibi marka ve patent hedefleri de olmalıdır.