Tam bağımlılık ve köleleşmeye götürecek referandum

Abone Ol

25 Eylül 2017 Pazartesi günü Kuzey Irak Kürt Yönetimi, referanduma giderek Irak’tan tamamen ayrılma konusunda bir adım daha attı.

Referandumu açıktan destekleyen İsrail dışında ülke yoktu. Karşı gibi duran, ertelenmesi yönünde açıklama yapan ama gizli kapılar arkasında ise referandumu yapması konusunda Barzani’ye cesaret veren ikiyüzlü Batı ülkelerinin ise hiçbir zaman İslam ülkeleri için dost olmayacağını unutmamak gerekiyor.

Referandum karşıtı açıklamalar yapıp büyükelçisini bile hazırlayan ABD’ye ise ayrı bir parantez açmak gerek.

Batı dünyasının tek bir gayesi olmuştur tarih boyunca: İslam dünyasını bölüp parçalayıp yutmak, yutamıyorsa rahat yönetmek.

Son Kuzey Irak referandumunu da böyle okumak gerekiyor. Irak’ta yapılan referandum, gerekli tedbirler ivedilikle alınıp Barzani attığı bu fitne ve ayrılık ateşini körükleyen adımından vazgeçirilemezse ne Kürtler ne Türkler ne Araplar ne de İslam dünyası için hayırlı olacak sonuçlar ortaya çıkacaktır.

İslam dünyasının sıkıntısı zaten bölünüp parçalanmışlık… Bunu derinleştiren ve körükleyen hiçbir adımı normal karşılamamız ve desteklememiz beklenemez.

Türkiye’nin tepkisini de böyle okumak gerekiyor. Ülkemizdeki bazıları, olayı Kürt karşıtlığı üzerinden okuyup Türkiye’nin Kürtlere karşı tutumu olarak değerlendiriyor. Kesinlikle yanlış bir okuma ve zihin dünyasındaki karışıklığın göstergesi…

Kuzey Irak’ta referandum sonrası, halk böyle istedi diyerek oldubittiye getirip ilan edilecek bir bağımsızlık, başta Türkiye olmak üzere bölge ülkelerinde büyük sıkıntılar doğurabilir. Ayrılık ateşini körükleyip büyük fitnelere yol açabilir. Birleşip bütünleşip güçleneceğimiz yere bölünerek yok olma süreci hızlanmış olur. Yarın Kürt vatandaşlarımızın yoğun olduğu yerlerden de böyle referandum talepleri gelirse ne yapacağız? Şu anda Kuzey Irak’taki referandum konusunda Türkiye’nin tavrını eleştiren gazetecilerimiz ve entelektüellerimiz, o zaman nerede duracaklar? O zaman da bırakın ayrılsınlar mı diyecekler.

İslam kardeşliğinden, ümmet olabilmekten bahsedip de ümmetin önemli parçası olan milletleri karşı karşıya getiren, ayrılığı körükleyen adımları desteklemek nasıl bir garabettir?

“Herkesin devleti var, Kürtler’in neden olmasın?” diyen İslami hassasiyet sahibi insanlarımıza şu soruyu sorma hakkına sahibiz:

Türkiye, Kürtler’in de devleti değil midir? Kürt cumhurbaşkanımız, bakanlarımız, bürokratlarımız olmadı mı, olmuyor mu? Kürt vatandaşlarımız, ülkemizde istedikleri, hak ettikleri her makama ve mevkie gelemiyorlar mı?

Irk temelli yaklaşımlar, tehlikelidir; şeytanlaşmış Batı/l düşüncesidir. Zehir size bal içinde sunulur, o zehir size seve seve içirilir ve siz o zehrin farkına bile varamazsınız. “Referandum, bağımsızlık” vb. kavramlar da kulağa hoş gelebilir ama sonucunda ortaya çıkacak olan şey zehirlenmedir. Bağımsız olacağını düşünenler, İsrail’e, Batı’ya, Amerika’ya tam bağımlı hâle gelecektir ve felaketler yakalarını bırakmayacaktır. Herkes, aklını başına alıp aklıselimle hareket etmeli!..

“Cemaatte rahmet, ayrılıkta azap vardır. Birlikten kuvvet, ayrılıktan felaket doğar.”