Suriye’nin kuzeyinin Kuzey Kıbrıs gibi olmaması için

Abone Ol

Yakında Suriye’nin kuzeyinde güvenli bir bölge oluşturulacak ve önümüzdeki üç beş yıl içinde milyonlarca insan buraya akın edecek. Bu gelişmenin sevindirici tarafı güvenli bir bölgenin kurulması olacak elbette. Ancak, işin bir de üzücü tarafı var: Göç olgusu kesintisiz devam edecek, belki de sunulan hizmetlere ve silahsızlandırma çalışmalarına paralel olarak bariz bir şekilde artacak. Bu da demektir ki; süreci yönetmeye kadir bir güvenlik gücünün varlığı zaruridir. Dolayısıyla, adil kanunlarla oluşturulan bir yönetim modeli oluşturulması ve bölgede yerleşecek insanların hakları ve menfaatlerini koruyabilecek bir güvenlik teşkilatı kurulması kaçınılmaz bir ihtiyaçtır.

İşte bu noktada büyük bir problem ortaya çıkmaktadır: Bölgemizde geçerli devlet yönetimi tecrübesine sahip hangi muktedir güç bu süreci yönetecek? Bu görevi üstlenmesi halinde herkes tarafından kabul görebilecek ve öncelikle medeni kayıt sistemini inşa edebilecek olan bu güç kimdir? Güvenli bölgede yerleşecek insanların güvenilir şekilde belgelendirilmesini sağlayabilecek güç hangisidir? Aksi takdirde bölge gerçek anlamda ‘güvenli bölge’ olamaz. Zira, bölgede yerleşecek insanların elan gerçek ve güvenilir belgeleri bulunmamaktadır.

Patlamaların, güvenlik şeridine yakın köyler başta olmak üzere sınırlardan sızmaların devam ettiği bir ortamda güvenilir ve geçerli bir belgelendirme sistemi kurmak büyük önem arz etmektedir. Peki, kimdir bu güvenli sistemi oluşturacak, şahıs ve yer isimlerinin tescilini gerçekleştirecek, altyapıyı yeniden inşa edecek ve işleyen bir idari yapı oluşturabilecek güç? Hele de ucu açık bir savaşın devam ettiği, doğum belgesi başta olmak üzere hiçbir resmî belgesi olmayan yeni bir neslin oluştuğu bir ortamda bu insanlara dünyanın her tarafında geçerli belgeler verecek düzeni kurabilecek güç kimdir? Nitekim, böyle bir düzenin olmaması, binlerce Suriyeli aileyi tüm bireyleri için kanunsuz belgeler edinmeye mecbur etmiştir. Çünkü, kim olduğunu ispat edecek belgesi olmayınca hiçbir haktan yararlanamıyorlar.

Benim kanaatim odur ki; isterse içeride oluşturulacak bir mutabakatla yetkilendirilmiş olsun, Suriye içinden hiçbir güç bu meseleyi tek başına üstlenebilecek durumda değildir. Bu mesele hangi gruba tevdi edilirse edilsin, onun idaresi altında insanlara verilecek belgelerin uluslararası alanda geçerliliği olmayacaktır. Çünkü, Suriye içindeki farklı siyasi güçlerin meşruluğuna ilişkin uluslararası bir mutabakat mevcut değildir. Dolayısıyla, mesele Suriye içindeki bir güce havale edilecek olursa mültecilik olgusu devam edecek, hattâ kriz yeni boyutlar kazanarak büyüyecek demektir.

Suriye’nin kuzeyinde KKTC tecrübesini yeniden yaşamak büyük hata olur. Nitekim, Kıbrıs’ın kuzeyinde kurulan bu yavru devlet halen dünyada kabul görmüş değildir. Aynı acı tecrübenin Suriye’nin kuzeyinde yeniden yaşanması son derece karmaşık sorunlara yol açacaktır. Zira, KKTC vatandaşları, yüklerini omuzlayan ve arkalarında sapasağlam duran Türkiye gibi bir güçlü desteğe sahipler. Peki, Suriyelilerin sıkıntılarını üstlenecek böyle bir ülke var mıdır?

Ortada çok yönlü bir sosyal hayat hüküm sürmektedir. İnsanların, doğumdan eğitime kadar çok farklı alanlarda ‘belgelendirme’ yoluyla medeni haklardan yararlanma ihtiyacı bulunmaktadır. Bu yüzden, uluslararası alanda geçerliliği olan bir kayıt ve belgelendirme mekanizması kurmak gerekmektedir. Bu ihtiyaç karşılanamazsa güvenlik meselesi de çözülemez. Dahası, böyle muğlak bir güvenlik bölgesi, gelecekte yol açacağı tehlikeleri kimsenin kestiremeyeceği ne olduğu belirsiz yeni güçlerin ortaya çıkması için elverişli bir zemin oluşturacaktır!

Oluşturulacak bölgenin gerçekten ‘güvenli bölge’ olabilmesi için mutlaka dakik bir belgelendirme sisteminin kurulması ve insanlara haklarını ve çıkarlarını koruyabilecek, uluslararası alanda geçerliği olan belgeler verilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde kendimizi, savaş sebebiyle her şeyini yitirmiş, uluslararası alanda güvenirliği ve geçerliği olmayan belgeler taşıyan, milyonlarca insanın oluşturduğu yeni bir nesille karşı karşıya bulmamız işten bile değildir!

Çeviri: Fethi Güngör